Bu anlayış marjinalden merkeze taşınacak olursa; yani kahvehane muhabbetinden siyasal merkeze yükselirse de popülizm, otokrasi, lümpenlik üretir. Tabiatıyla, hedefe giden yolu tıkayan komploya karşı tedbir olarak hukuksuzluk ve denetimsizlik güçlenir. Söylemeye gerek yok, yolsuzluk ve yozlaşma meyli de artır.
Sadece bizim gibi olanlar değil; aynı problem yüzünden bir kurumlar ve seçilmişler ülkesi olan ABD’de bile sistem hastalanabiliyor. Trump dönemi Amerikası demokrasilerin karşı karşıya bulunduğu bütün temel sorunların laboratuvarı gibiydi, hala da öyle. Ülke yönetiminde bulunan hastalıkla komplocu zihin kurumlara umulmadık ölçüde darbe indirirken, toplum tabanında da aynı ideolojiyi sınırları geniş bir kampa dönüştürmeyi başardı. Üstelik, giderayak hala…
Gerekçe sunmadan, zihinlerdeki komplo duygusuna hitap eden “bilgisayar oyunu, rakip parti adamları, hileli hesaplama” gibi iddialarla seçim sonucuna itiraz ederken taraftar bile bulabiliyor. Çünkü inandırmayı hedeflediği kitlelere en az dört senedir benzer hikayeler anlatmıştı. Şimdi, çaresizce son bir kez daha bunun işe yaramasını, yaramazsa bile kendi lehine sığınılacak bir hikayenin kalmasını umuyor.
Trump’ın selefi Obama, yeni yayınlanan bir söyleşide “Komplo teorilerinin yayılması demokrasiye karşı en büyük tehdittir” diyor.
Türkiye’de de ekonomiden dış politikaya kadar bir numaralı motivasyon ve gerekçe karanlık odaklar, dış güçler olmadı mı? Yeni reform rüzgarı heveslendirmesin; bundan sonra da öyle olmayacak mı?
Senelerdir, ekonomimizin aslında çok iyi olmasına rağmen döviz kurunun birtakım karanlık güçler tarafından spekülasyonlarla artırıldığını tekrarlayan bir yönetim var. O yönetimin en güçlü adamı gitti, döviz birdenbire düştü ama teorisi hala ayakta. Şu değişim havası biraz dinsin, komplo teorileri tazelenmiş ve yenilenmiş olarak geri de döner. Hem de ne inanılmaz hikayelerle…
Obama, “Eğer neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırma kapasitemiz yoksa, o zaman tabiatı gereği düşünce pazarı çalışmaz. Ve tabiatı gereği demokrasimiz de çalışmaz” diyor. İlaveten de ABD’nin epistomolojik krize girmekte olduğunu söylüyor. Biz ise o aşamayı da geçtik. Yalanın dolanın, palavranın, hayalin, bilgisizliğin medyayı hatta akademiyi kuşattığı bir ülkeden sesleniyoruz. Her bilgi çarpıtılabiliyor ve çarpıtmalar veri haline gelebiliyor.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırmak şöyle dursun, yanlışı düzeltmek veya sunulanı kritik etmekte bile büyük zorluklar var. Siyaset eliyle yapılan baskıdan çok komplo dünyasında mutlu zihinlerin tepkisi düşünceyi sınırlıyor. Mükemmel bir geçmişe sahip olduğumuza inanmak ve bugün de dış güçler operasyon yapmasa mükemmel olacağımızı kabul etmek şart. Bu zengin fikir aralığında istediğin gibi düşünebilirsin. Eğer vatanını, milletini seviyorsan tabii!..