Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimiyle ilgili verdiği iptal kararı hukuken izah edilemez. Ortadaki gerekçeyle seçimin iptaline karar vermek mümkün değildir. Böyle olduğu için, iptal kararı bırakın hukuki bir metin muamelesi görmeyi, kati surette saygı uyandırmıyor. Bundan dolayı olacak ki hukuken izah edilemeyen iptal kararının siyasi olarak savunulması, “karara saygı duymak lazım” gibi klişelerle yapılabiliyor. Bal bal demekle ağız tatlanmaz, saygı duyun demekle de saygı olmaz…
İptal kararının hukuken neden imkansız ve izah edilemez olduğunu tekrara gerek yoktur. Sayıları azalmış olsa da ülkenin muteber hukuk insanları meseleyi bütün taraflarıyla ortaya koymaktadırlar. Kelime oyunları yahut karanlık komplo imaları savunmaya yetmemektedir.
Gerçek şu ki iptal kararı, Türkiye demokrasi tarihinin en sansasyonel, tartışmalı ve yanlış işlemlerinden birisidir. Siyasi olarak büyük bir hatadır. 31 Mart gecesi verilerin kesildiği anda kaybedilen bir seçimi umutsuzca geri döndürme çabasının tatsız finalidir. İzlenen yanlış itiraz ve iptal yöntemleri nedeniyle, AK Parti 23 Haziran’da seçimi kazanacak olsa dahi vicdanlarda sorgulama bitmeyecektir. Kaybedecek olursa da Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanlığı hükümeti bitmek tükenmek bilmeyen bir tartışmanın merkezine oturacaktır. Türkiye’nin önündeki seçimsiz dönem fırsat olmaktan çıkıp eziyete dönüşecektir.
***
AK Parti tabanının çoğunluğunu da içeren muhafazakâr siyasi gelenek milli iradeye, yani sandığın üstünlüğüne sadık bir siyasal akımı temsil eder. Tek sermayesi ve asla geri adım atmayacağı siyasi duruşları millet iradesi olmuştur. Senelerce tek parti CHP’siyle sembolleşen jakoben ve dayatmacı otoriterizme itirazın temel dayanağı hep sandığa sadakat olmuştur.
Şimdi ise, onyıllardır bu ülkede sandık ve millet iradesi mücadelesi veren insanların omzuna hiç barışık olmadıkları ve kendilerini asla iyi hissetmeyecekleri ağır bir yük vurulmuştur. 23 Haziran’da sandığa çağrılıp belediye başkanlığını geri alması istenen insanların geleneği tam aksine haksızlıklara ve mağduriyete isyanla doludur. Bugün hiç alışık olmadıkları, içlerinden gelmeyen bir şeyi yapmaya zorlanıyorlar.
AK Parti’ye bu işi yapması için cesaret verenler, seçim iptal ettirmenin ve yeniden sandık kurup kazanmaya çalışmanın ne büyük bir hata olduğunu bilemezler. Bilseler de dert etmezler… Demokrasinin, millet iradesinin, sandığın, hakkın, hukukun; muhafazakâr, dindar, inanç sahibi insanlar için taşıdığı değerleri içselleştirmeyenler yaşanacak tahribatı da umursamazlar. Bu siyaset ve düşünce geleneğinden gelmeyenler, bu havayı teneffüs etmeyenlerle, bu hareketin kazanımlarının üstüne paraşütle inenler iptalin faturasını ödemeyecek olmanın rahatlığı içinde olabilirler.
Ne yazık ki onlar bir yolunu bulup kurtulurken yaptıkları ve yaptırdıkları bu hata, muhafazakâr-dindar geleneğin ve “dava”nın üzerinde bir gölge olarak uzayacaktır.
Bu iptal hiç iyi hatırlanmayacak bir hikaye olarak uzun seneler konuşulacaktır. Gün gelecek birisi, muhafazakâr-dindar siyasi geleneği bu ağır yükten kurtarmak için bizler adına af dileyip, özür dilemek zorunda kalacaktır.
Neresinden bakarsanız bakın, hangi hesaba vurursanız vurun; değmezdi...