Bizde Gazze meselesi neredeyse gündemde düşmek üzere olsa da dünya hala hassasiyetini koruyor. Hükümetlerin büyük kısmı İsrail’e karşı tutumlarını sürdürüyor. En azından yorulmuş, usanmış değiller… İspanya ve Belçika gibi bazıları daha aktif; bağımsız Filistin devletini tanıma kartını kullanmaya başladılar. Güney Afrika ise İsrail’i sanık sandalyesine oturtmayı başardı, soykırım suçlaması başlıklı dava devam ediyor.
İki milyona yakın insanın sürülmesinden sonra İsrail’in bu kez de Refah’a -üstelik Ramazan’da- saldırı planlaması da dirençle karşılanıyor. Bir yandan askeri yardıma devam eden ABD bile Refah operasyonuna karşı çıkıyor. Avrupa Birliği de Rusya ve İsrail adına AB’de fonksiyon icra eden Macaristan’ın otokrat Başbakan’ını dışlayarak Refah saldırısı planını kınadı. AB’nin Macaristan dışındaki 26 üyesi, aynı zamanda Gazze Şeridi’nde “sürdürülebilir bir ateşkese varacak acil bir insani duraklama” çağrısında bulundu.
Öte yandan, Batı’da birçok şehirde protesto yürüyüşleri kış demeden devam ediyor. Yürüyüşler, eylemler, bildiriler bitmiyor. Türkiye’de ne eylem var, ne protesto…
Bütün bunlara rağmen Gazze’de durumun kötüleşmekte olduğu gerçeği değişmese de İsrail’de karşı reaksiyon giderek büyüyor, halka genişliyor. Bu kadarını yapamayan ve artık sıradan kınama mesajlarını bile seyrekleştiren İslam Dünyası gerçeğinin yanında Batı’daki tepkilerin her türlüsü büyük anlam ifade ediyor. Unutmayalım ki İslam İşbirliği Teşkilatı Suudi Arabistan, BAE, Fas ve Bahreyn’in itirazı yüzünden İsrail’e ambargo kararı alamamıştı. Bütün ülkelerin ticareti devam ediyor. Türk Devletleri Teşkilatı ise bırakın ambargo ihtimalini, İsrail’i kınayan bir bildiri bile yayınlayamamıştı. Her iki teşkilatın çatısı altındaki ülkelerin tamamında İsrail ile ilişkiler 7 Ekim öncesinde nasıl idiyse öyle devam ediyor. 30 bine yakın Gazzeli’ninin katledilmesi kimsenin politikasını değiştirmedi. Sayı kaç olursa, daha ne kadar insan ölürse değişir kimbilir!
Eylemsizlik ileri boyutta… Gazze dahil Ortadoğu’da 75 yıldır mülteci durumuna düşürülen bütün Filistinliler’in tek umudu olan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)’nın kesilen fonlarını tamamlamak için bile parmak oynatan yok. Topu topu 500-600 milyon Dolar’lık paradan bahsediyoruz, hepsi bu. Bu konuya sahip çıkmak şöyle dursun, tek kelime açıklama yapan İslam ülkesi yöneticisi olmadı. Örgütün Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail’in UNRWA’yı yok etme kampanyası yürüttüğünü söylüyor ve “Bu, uzun vadeli siyasi bir hedef çünkü kuruluş ortadan kalkarsa Filistinli mültecilerin statüsünün ve böylece geri dönme haklarının da ortadan kalkacağına inanıyorlar” diyor. Bu uyarıya bile kulak asan çıkmadı.
Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır, Körfez ülkeleri dahil bütün İslam Dünyası’nın İsrail konusunda acizliğinin izahı olsa da kabulü mümkün değildir. Tarihi bir fiyasko olarak kayda geçecektir. Bu sadece liderlerin ve hükümetlerin başarısızlığı değil diplomatik kadroların da bir fikir ya da plan üretmekteki kaabiliyetsizliğinin ürünüdür. Ürkek hükümetler ve zayıf diplomatların yanına bir de zaten hiç olmayan sivil toplumun yokluğunu ekleyince tablo netleşiyor. İsrail niye böyle pervasız, İsrail’e destek veren ülkeler neden kaygılanmıyor anlamak kolay. Çünkü karşılarında gerçekte bir güç bulunmuyor. Hamaset ve slogana da hepsinin karnı tok…