Her bir saatte 3 çocuğun ölmesini yeterli bulmayan İsrail’in çoğu çocuk beşyüz masum insanı birden katlettiği hastane saldırısının acı, trajik ve insanlık dışı olmasından daha vahimi bekleniyor olmasıdır. Kimse, saldırılar buraya kadar varmaz, bu kadar olmaz diye düşünmüyordu. İsrail, akla gelebilecek her türlü ölümün imtiyazlı faili olarak serbestçe saldırmaya devam edebiliyor. Çocuk, kadın, sıradan insan herkesi hem de topluca katledebiliyor. Hastaneyi füzelerle yıktıktan sonra, ardından bir şey olmamış gibi başka masum insanları öldürmeye devam edebiliyor. Sabah yapabilir akşam yapabiliyor; istediği her şekilde yapabiliyor. Gazze’nin güneyine gitmesini istediği insanları gittikleri güneyde de vurabiliyor, kuzeyde kalanları da…
11. güne kadar İslam dünyasını aşağılayan İsrail, El-Ehli Hastanesi katliamıyla artık bütün dünyayı, bütün insanlığı aşağılama aşamasına geçmiştir. İsrail, dünyanın üzerine kurulan bir tahttan, kimin ne düşündüğünü zerre kadar ciddiye almadan ölüm yağdırıyor. Kimse umurunda değil çünkü herhangi bir kurala ve ahlaki değere bağlı olmaksızın istediğini yapabiliyor.
Böylelikle 7 Ekim baskınında sarsılan imajını daha da sarsıyor ama bu da umurunda değil. İsrail savaş kabinesi, prestij, üstünlük ve itibarı daha çok ölümle; hatta daha çok sivil ölümüyle ölçüyor. Bir yandan kendisini bir yandan da katliama onay veren ABD’yi aynı yere sürüklüyor. ABD de gönüllü olarak sürükleniyor.
İki ülkenin, şımarık ve pervasız dayanışması, yeryüzüne olabilecek en berbat ittifakı dayatıyor. Ölüm yağdıran füzelerin uğursuz sesleri, barıştan, arabulmaktan, itidalden bahsetmenin yasak olduğu yeni bir dünya düzenine eşlik ediyor. Bütün dünyaya, Gazze ve Gazze üzerinden Filistin’in ölümünü sessizce izlemek düşüyor.
İnsanlık başka nasıl yok olabilir?
Ortada artık Filistin’in işgal altında olmasından ve ona hayat hakkı tanınmamasından daha büyük bir mesele vardır. İnsanlık tecrübesi, ortak değerleri ve ahlaki sınırları yerle bir edilmiştir. Küçücük bir şehire sıkıştırılmış iki milyon insanın herhangi birinin ve hepsinin birden hedef olduğu benzersiz bir trajediden söz ediyoruz. İnsanlığa dair değerlerin fayda etmediği, işe yaramadığı, küçümsendiği ve aşağılandığı bir halden…
İsrail, ABD desteğiyle sadece İslam dünyasını değil, bütün dünyayı çaresiz ve güçsüz bırakıyor. Sadece İslam dünyasını değil vicdan sahibi bütün dünyanın elini kolunu bağlıyor. “Bundan sonra böyle”, diyor. “Siz kendi kurallarınızla savaşın, kendi bildiğiniz gibi yaşayın ama ben sözkonusu olduğumda işler böyle yürüyecek”, diyor. İstediğini, istediği yerde; hastane, mabed, okul, park, sokak demeden öldürmek gibi. İstediğini elektriksiz, susuz ekmeksiz, ilaçsız bırakmak gibi. İstediğini sürmek, istediğine çölde yer beğenmek gibi.
Modern dünya böyle bir imtiyaz ve böyle bir şiddet görmedi. Ne yazık ki bu kadarla da kalmayacak… Her saat, en olmaz denileni unutturan daha da olmaz bir ölüm yağıyor. Dünyanın şaşırma duygusu ölümle, katliamla sınanıyor.
Hastane katliamından sonra yürekler yaralıdır. Düne kadar sadece İsrail durmalıydı, bugün ise olup bitene onay veren ABD ve diğerleri de durmalıdır. Katliam bir heves almak, güç ve kudret göstermek yöntemi değildir; güvenlik yolu hiç değildir.