Erken başlayan erken seçim tartışmasında erken seçim isteyenlerin muvaffak olduğu görülmemiştir. İktidarın performansının en kötü olduğu halde bile erken seçim hesabını ilk üç yıldan sonra yapmak gerekir. Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi tek kişinin, tek başına iktidar gücüne sahip olduğu ve de Meclis’te de garantili çoğunluğu elinde bulundurduğu durumda erken seçim talep edenlerin şansı çok daha düşüktür. Bazı CHP elitleri, yerel seçim sonuçları ve devamında yapılan kamuoyu araştırmalarında ortayla çıkan yeni tabloya dayanarak bir an önce sandık istiyor ama bu da yeterli değildir. Genel Başkan Özgür Özel’i erken seçimi zorlamadığı için eleştirenler de aslında bu pratiği ıskalıyor.
Sandığın bu kadar erken kurulması, bırakın iktidarı muhalefet tabanı tarafından bile “şiddetle” arzulanmıyor. Özel bunu bildiği için kartlarını kontrollü oynuyor ve başarısız olacağı muhakkak bir girişime öncülük etmektense toplumun partisine olan ihtiyacı pekiştirmeyi tercih ediyor. Neticede, erken seçim kararı için 360 milletvekilinin oyu gerekiyor ve CHP dahil bütün muhalefet partilerinin toplamı, hesap kitap dahi yapılamayacak kadar bu sayının uzağında bulunuyor.
Türkiye’yi erken seçime götürmek muhakkak surette iktidarın bunu istemesine bağlıdır. Böyle demekle erken seçimin kapısı da tamamen kapatmıyorum. Çünkü iktidarın da erken seçime ihtiyaç duyma ihtimali oldukça yüksektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu bir vadede kaçınılmaz olarak isteyecektir. Yeniden aday olabilmesinin yolu Meclis’in seçim kararı almasından geçtiği için bu seçeneği dışlama ihtimali bulunmamaktadır. Önce anayasa değişikliği üzerinden şansını deneyecek ve bu olmazsa -ki olmayacak görünüyor- muhalefetin reddedemeyeceği bir vadede erken seçim kartını masaya sürecektir. Meclis erken seçim kararı alırsa, mevcut beş yılı, ikinci dönem sayılmayacak, Erdoğan için bir daha aday olma ve seçilirse de görev yapma imkanı doğacaktır. Bugün için tarih belirlemek henüz erken ama Erdoğan, üçüncü kez aday olma yolunu anayasa değişikliğiyle açamazsa, seçimden 1 ya da 1,5 yıl önce erken seçim çağrısı yapmak sorunda kalacaktır. Seçimin normal tarihinden bir iki ay önce yapacağı çağrının anlamı olmayacağı için erken ve daha anlamlı; muhalefetin itiraz edemeyeceğini, itiraz ederse de “sandıktan kaçıyorlar” görüntüsü doğacağını düşündüğü bir tarihi deneyecektir. Yani, 2027’nin ilk ayları ile ortası arasında bir tarihi…
Özgür Özel de muhtemelen bu hesabı gördüğü için parti çevrelerinden gelen baskılara dayanamayarak yaptığı erken seçim çağrısında vadeyi 2,5 yıla çekti. Yani, geride kalan yaklaşık 1,5 yılın üzerine 1 yıl daha ekleyip gelecek yaz aylarında sandık çağrısı yaptı. Bunu çağrıyla, Erdoğan’a “sakın seçime bir yıl kala bana erken seçim talebiyle gelme” mesajı da veriyor mu bilmiyoruz ama vade pazarlığında elini sıkı tuttuğu kesin.
Erdoğan’ın planının ana ekseni de malum. Önümüzdeki iki yılda ekonomiyi düzeltip yeniden para dağıtabilecek noktaya gelebilmektir. Ücretliye, emekliye, dar gelirliye kaynak aktarıp, tüketimi ve alışverişi canlandırıp seçime böyle bir ortamda gitmeyi planlıyor. Buna da yeniden seçilebilme imkanının eşlik etmesini umuyor. Gizlisi saklısı da alternatifi de olmayan bir plan…
Özetleyecek olursak, seçimin normal tarihi olan 2028 Mayıs’ından -anlamlı bir vadede- önce olacağı güçlü bir senaryodur ama “erken” bir erken seçim ihtimal dışıdır.