Sadece gündem değiştirmek maksadıyla iddialı sözler, paketler, planlar açıklanabilir. Hukuk, ekonomi paketleri hatta yeni anayasa niyeti bu türden girişimlerdir. Ne var ki iddialı sözler gündem bile değiştirememektedir. Bir reformun başına bundan daha kötüsü gelemezdi…
Peki, niye böyle oldu?
Hukuk reformunun anlam ifade etmeyeceği sadece o reform yolunda yapılan hukuksuzluklardan anlaşılıyordu. Ekonomi paketi de zaten hukuk olmayan ülkede kıymet ifade etmez, etmedi de… Kim bugün Türkiye’nin yeni ve güçlü iki reform paketiyle yola devam etmekte olduğunu, yargının ve iktisadi ortamın normalleştiğini söyleyebilir? Hacimli iki paket var ama ülkede, reform havası veya reforma dair bir umut var mı? Yok ve zaten kimse de böyle bir bahsin meraklısı değil. Kimse yapılan veya yapılmayan şeyleri reform paketlerine nisbetle sorgulamıyor. O belgeler referans dahi sayılmıyor.
Bunun sebebi sadece vaadedilen şeylerin yetersiz oluşu ve iktidarın demokratik ortamı iyileştirmek için samimiyetini kaybetmesi değildir. Asıl mesele iktidarın reform girişimlerinin samimi olup olmadığından öte bir noktaya gelip oturmuş olmamızdır. Mevcut yapıda reform imkanının yitirilmiş olmasıdır. Bütün gücün tek bir kişiye bağlı oluşundan başlayıp, herhangi bir demokratik iyileşmenin bizatihi iktidar için tehdit oluşturduğu fikri sabitine kadar her unsur, arzulanan iyileşmeyi nefessiz bırakmaktadır. Demokratikleşme, hukuka bağlılığı artırmak ve bilhassa da gerilimin düşmesi sistem için kudret ve güç eksikliği anlamı taşıyor. O yüzden de samimi veya gayrı samimi bir reformun işlemesi, anlam ifade etmesi ve gayet tabii ki netice olması sözkonusu olamaz.
Gerçekte hiçbir suçu olmayan ama muhalefet kapasitesiyle iktidarı rahatsız eden HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğu’nun apar topar mahkum edilip vekilliğinin düşürülmesi bu ortamın eseridir. Anti-reform, reforma karşı bir galibiyet daha kazandı. Milletvekili dokunulmazlığı da fiilen tarih oldu.
Gergerlioğlu’na tahammül edemeyen bir demokrasi kimse için güven verici değildir. Ancak belli ki iktidar için bundan daha anlamlı ve işe yarar hamle yoktur. Olsaydı, vaatlerin yağdırıldığı günlerdin hatırına binaen böylesi yanlış ve yaralayıcı bir karara imza atılmazdı. Sistem üzerindeki ağırlığı zaten zayıflamış olan Meclis’ten bir de vekil atmak yoluna tevessül etmezlerdi. Reformun ve reform maksadının gerçekte neyi hedeflediğini anlamak için Gergerlioğlu vak’asından daha bariz örnek olamazdı. O örneğin yaşanmasında beis görülmedi. Fezlekesi gelen diğer vekillerin hesabı da görülür ve reform mükemmelen tamamlanmış olur. Bu yoldaki sarsılmaz kararlılık HDP’ye açılan kapatma davasından da bellidir. Anti-reformdan reform kalesine bir gol daha…
Böylelikle, iktidarın elinin ne kadar ağır olduğu cümle aleme ilan ediliyor. Varsın ülkenin itibarı azalsın; zira o kalemden tasarruf etmekte mahsur yoktur!
Türkiye’nin demokratikleşmesi acilden daha acil bir ihtiyaçtır ama tahakkuku bunun ancak iktidarın da işine yaramasıyla mümkündür. “Zaten iktidarın da ihtiyacı budur, demokrasiden iktidar da çok istifade eder” demek ise beyhudedir. Böyle olduğunu düşünmüyorlar…Yapılmakta olanlardan anlaşılan o ki sivil alandan gelen demokrasi talebinin iktidar gücünü kısıtlamak için uydurulmuş bir fikir ve dolayısıyla tehdit olduğuna inanıyorlar.
Aranıp bulunamayan hukukun, beklenip gelmeyen iyi haberlerin sebebi de başka bir şey değildir.