Elbette kaybedenler listesinin başında cumhurbaşkanlığı adayı olduğu için Kemal Kılıçdaroğlu geliyordu. Çalıştı, çabaladı, CHP gibi bir partide akla hayale gelmeyecek açılımları cesaretle yaptı. Partisiyle dindarlar arasındaki mesafeyi kapatmak için samimi bir gayret gösterdi. Bütün bunları inanarak yaptığı aşikardı. Bu açıdan büyük bir hizmeti ifa etti ve tarihe iyi bir miras bıraktı. Kemal Bey’in “helalleşme” misyonu Türkiye’de kutuplaşmış kesimler arasında karşılıklı anlayış ve doğal bir empati atmosferi oluşmasının yolunu açtı. Bütün bunlar onu cumhurbaşkanlığına taşıyamadı ama ulaştığı seviyeden geri dönülmesi de zordur. Umarız da dönülmez…
Seçim kaybından sonra Kılıçdaroğlu’nun önündeki yollardan birisi 28 Mayıs gecesi istifa etmekti ama bunu yapmadı. Bizdeki siyasi liderler sınıfının kurtulamadığı hastalığa Kemal Bey’in de duçar olduğunu böylelikle anladık. Koltukta kalmak ısrarı arttıkça daha iyi anladık. Bugün artık kendisinin de çok iyi gördüğü gibi en iyi yol o gece istifa etmekti. Hatta, kongrede yeniden seçilebilseydi bile en iyi yol yine bu olacaktı. Tersini yaptı ve sonuna kadar kalmayı tercih etti. Böylelikle, Altılı Masa’daki bütün liderlerin üzerindeki istifa baskısını da kaldırdı. Cumartesi gecesine kadar tablo böyleydi.
Çözümsüz ve umutsuz görünen bu tabloyu delegesi eliyle, CHP değiştirdi. Özgür Özel gibi genç ama tecrübeli bir ismi genel başkanlığa taşıdı. CHP yeni bir lider seçerek, seçmenin siyasetten uzaklaşması ve yaklaşan yerel seçimlerde sandığa küsmesi tehlikesini ortadan kaldırdı. Siyasete heyecan geldi ve hatta muhalefette ittifak zeminini yeniden tesis etmek imkanı belirdi. İktidar kanadı, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı yeniden kazanacağı kanaatine sahip olduğu için Özgür Özel’in gelmesi kartların yeniden karılmasına yol açacaktır. Özellikle İstanbul, Ankara ve bütün büyükşehirlerde aday profilleri yeni duruma göre revize edilmek zorunda kalacaktır. En önemlisi de iktidarın karşısında artık yeni, enerjik ve en zor olan adımı; yani ‘değişim’i başarmış bir kadro vardır. Bir yandan Özel bir yandan da kongrenin kazanılmasında büyük katkısı olan Ekrem İmamoğlu’nun yeni dönemde yürüyeceği yol çökmüş görünen muhalefeti ayağa kaldırma potansiyeli içeriyor. Muhalif seçmendeki 14/28 Mayıs travmasını unutturmak imkanına sahipler. Seçmenden destek isteme kredileri vardır.
Seçmendeki travmanın yanısıra CHP’nin de kendi içinde seçim kaybından kaynaklı travmaları var. En görünür olanı, ittifak ortaklarına (DEVA, Gelecek, Saadet ve DP) verilen 38 vekil koltuğudur. Kongre konuşmalarında da görüldü ki CHP bunu aşamıyor. Bir de Kılıçdaroğlu’nun helalleşme politikasının partiyi sağa çektiği düşüncesini… Bu kanaatlerin değişmesi artık imkansızdır. Dolayısıyla yeni yönetim, travmayı aşmak adına isterse partiyi daha sola çekebilir veya ihmal edilen sosyal demokrasi ünitelerini aktif hale getirebilir. Buna hakkı vardır. Ancak, bunları yaparken muhafazakâr kesimi incitecek tutum sergilenmemesi ve “CHP’nin helalleşmesi de bu kadar olur” dedirtilmemesi isabet olur. Ülkenin aynı gerilime harcayacak enerjisi kalmadı çünkü…
Zor dönemde görev üstlenen Özgür Özel’in genel başkanlığı hayırlı olsun. Partisi için ne yapacağı kendi kararı ama ülkedeki siyasi ortamın sakinleşmesi ve kalite kazanması için çaba göstermesini beklemek de herkesin hakkıdır.