O nesillerin hayatı iyileşmese ve ülke büyümemiş olsa da anlatılanlar hiç değişmez.
***
“Büyük devlet, büyük millet” iddiası her şartta vazgeçilmezdir. Hiçbir şey yoksa da geçmiş şanlı ve büyüktür. Bugün büyük değilsek bile malum; sebebi dış güçlerdir. Böylesine kesin bir iddia ortaya koyduktan sonra, büyük olmak için dış güçlerin oyunlarını bozmak da gerekmez mi, sorusu anlamını yitirir. Üretmeden, okumadan, araştırmadan, bir şey icat etmeden, disipline girmeden, hukuka asla kıymet vermeden büyük olmamız gerekiyor. Üstelik de dış güçlerin kapıları ardına kadar açarak buna saygı göstermesi… Büyük, büyüklük planımız budur!
Gelelim gerçeklere; en azından bir bölümüne. Gençlerin dünyasına bakalım da onlara kalan, “büyük devlet, büyük millet” mirasına bir bakalım.
Prof. Selçuk Şirin, Oksijen gazetesinde Habitat Derneği’nin araştırmasını yazmış. “Yazmaz olaydı”, dedirten bir araştırma.
“Hayatımdan memnunum” diyen gençlerin oranı 2017’de yüzde 70.8’ken 2023’te yüzde 45.6’ya düştü. “Umutluyum” diyenler ise, yüzde 66.6’dan, 43.7’ye geriledi. Bu rakamlar “büyük” hikayemizin hem özeti, hem de gidişatın hayra alamet olmadığının delili.
Devam edelim… Aldığı eğitimden memnun olup olmadıkları sorulmuş gençlere. 2017’de “memnunum” diyenler yüzde 73.8’di, 2023’te yüzde 50.4’e kadar geriledi. “Başka bir ülkede eğitim görmek istediğini” söyleyenlerin oranı (2019’da) yüzde 22.7 seviyesindeyken, 2023’te yüzde 28.3’e yükseldi.
Ve can alıcı nokta. Gençlere anlatıp durduğumuz “büyük ülke, büyük devlet” hikayesi ne kadar ikna edici bakalım. 2019’da “yurt dışına yerleşmek isteyen gençler”in oranı yüzde 25.8’i, 2023’te yüzde 43.3’e çıktı. Yerleşmek istedikleri ülkeler de hikayemizle çelişiyor. Sırasıyla Almanya, ABD, Fransa…
***
“Gelecekten umudun kesenler” ise, zaten yüzde 33 gibi inanılmaz seviyedeydi, 2023’te yüzde 56’ya çıktı.
Araştırmaya göre 2017’de kendisini “yoksul” olarak tanımlayanların oranı yüzde 66’dı, 2023’te yüzde 79.
Kim bu gençler? Muhalif oldukları için böyle “zararlı fikirler”e kapılmış olabilirler mi? Değil ve işin en can yakıcı tarafı da bu. Yüzde 24.5’i sol, yüzde 25.9’u sağ, yüzde 37.9’u ne sağ ne sol ve geri kalanı da ideolojik tanım yapmıyor.
Yani, senelerdir anlatıp durduğumuz büyüklük hikayeleri sağcıları da solcuları da futbolcuları da ikna edememiş. Çünkü hikaye doğru değil. Dünya gerçeklerinden uzak ve bir ülkeyi güçlü kılacak ve geleceğe güvenle baktıracak gereklilikleri ıskalayan bir hikaye…
Prof. Şirin, tabloyu “mutsuz, umutsuz nesil” diye tanımlıyor. Aksini kim söyleyebilir? Sadece bu araştırma değil, Türkiye’nin ölçüldüğü hukuk, ifade özgürlüğü, eğitim, yolsuzluk, akademi, teknoloji gibi bütün uluslararası araştırmalar ve listeler daha fazlasını, daha acısını söylüyor.
Biz kendi kendimize ne anlatırsak anlatalım dünya dönüyor ve kabul edelim bizim için dönmüyor.