Bütün kıta tek ülke gibi davranmak zorunda

Mustafa Karaalioğlu

Brüksel ağır vuruldu, Avrupa’nın merkezi travmatik bir yara aldı. Terör saldırılarının ne anlama geldiğini en iyi bilen ülkenin vatandaşları olarak Avrupa’nın kalbine yapılan bu saldırının acısını da en iyi anlayanlardanız. Daha birkaç gün önce İstiklal Caddesi’nde, ondan birkaç gün önce de Ankara’da aynı acıyı yaşadık. Aslında hergün yaşıyoruz, malum… En vahşi şekliyle hem PKK, hem de IŞİD terörünün muhatabı olan bir ülkeyiz.

Belçika’nın ne yaşadığını da Brüksel’deki eylemlerden sonra acil koda geçen Fransa, Hollanda, İngiltere toplumlarında nasıl bir endişenin filizlendiğini de hissediyoruz.

Terör bu yönüyle; yani bir canlı bomba olarak hayatın tam ortasında patladığında çare yoktur. Kendini öldürme aşamasını geçmiş ölüm makinalarına karşı mükemmel önlem alabilmek de imkansızdır. Paris’te de, İstanbul’da da, Brüksel’de de…

***

Paris, Charlie Hebdo’dan sonra, Ankara Gar katliamından sonra, Brüksel daha dört gün önce en çok aranan bir terörist evinde kıstırıldıktan sonra vuruldu. Yani herkes istim üzerindeyken, en hazırlıklı olduğunu hissettiği zamanda yeniden hedef oldu. Görünen o ki modern teknikler canlı bombaya tedbir alabilmek konusunda yetersiz kalıyor. Çünkü, terör de aynı teknolojiyi kullanarak vuruyor. Aynı kapasite onların da emrinde bulunuyor.

Buraya kadar bir çaresizlik tablosu görünüyor. Sinsi ve kuralsız bir saldırganlık ülkelere ağır darbeler indiriyor. Ama sonuçta terör örgütlerinin karşısına çıktığı yapılar devletlerdir. Hatta, devletleri aşan AB, NATO gibi süper organizasyonlardır. Dolayısıyla, terörün sınırı devletlerin dayanışma ve işbirliği becerisine kadar ulaşabilir. Daha fazlasına değil…

***

Bugün artık IŞİD terörüne karşı tek bir devletin mücadele etmesi imkansızdır; esasen işbirliğinin sunacağı sinerji varken gereksizdir de… Bütün Ortadoğu ve Avrupa’nın sorunundan söz ediyoruz. Ortalıkta, tek bir ülkenin elle tutabildiği bir terör yapılanması yoktur. Birbirinden fraklı karakterde, bağımsız hücreler, minimum iletişim ve yüksek dikkatle eylemler yapıyor.

Terör bir ülkede duracak olsa, ötekinde başlama ihtimali hep var. Ve bu durumda artık bütün kıta tek bir ülke gibi davranmak zorunda. Kimse sınırlarını kapatıp, başına yorganı çekerek rahat uyuyamayacak; bunu artık görüyoruz.

Tavizsiz bir dayanışma, sınırsız bilgi paylaşımı ve sorunun temellerine inen bir politik perspektif gerekiyor. Bunlardan biri olmadığı müddetçe terör gelişecek ve can yakmaya devam edecektir. Terör örgütlerinin insan kaynağını kurutacak sosyal projelerden, hareket kabiliyetini azaltacak siyasal fikirlere kadar bütün yöntemler uygulanmalıdır. Terörsüz bir kıta, ancak çevresindeki gerilimin de en azından yönetilebildiği bir coğrafyayla mümkündür.

***

Şu halde Avrupa’nın mülteci meselesinde geç de olsa ulaştığı sorumluluğu terörle mücadelede de göstermesi zaruridir. Vakit ve can kaybetmeden bir masanın etrafına toplanabilmeli ve iyisi/ kötüsü(!) ayrılmaksızın terör ortak bir kötülük olarak tanımlanabilmeli.

Ankara ve İstanbul saldırılarından sonra acilen bir Türkiye-AB terör zirvesi önermiştik. Şimdi, bizatihi AB’nin kalbi vurulduktan sonra bu öneri daha da hayati bir hal almış bulunuyor. Avrupa, gergin ve şaşkın durumda olabilir; o zaman neden bunu biz gündeme getirmiyoruz?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.