Rusya’nın Ukrayna işgali beşinci gününe dönüyor. Dünya şimdi, göz göre göre gelen ve önlenemeyen bir saldırının nereye gideceğini tartışıyor. Saldırı önlenemedi ama Ukrayna işgali de Putin’in istediği gibi gelişmiyor. Kolay gelişen saldırganlık aynı kolaylıkla sonuca ulaşmayacak gibi görünüyor.
Putin planlarını, korkutucu bir şöhrete sahip Kızılordu’nun Ukrayna’ya girmesiyle birlikte Ukrayna’nın dağılacağı üzerine yapmıştı. Muhtemelen ülkenin genç lideri Zelenski’nin kaçacağını ve iktidar kadrolarının saf değiştireceğini hesaplamış olmalı. Bu durumda daha az askerle kısa sürede sonuca ulaşacak ve dünya gündemini daha az meşgul ederek kesin ve kansız bir zafere imza atacaktı.
Öyle olmadı… Zelenski, ülkesinin başında kararlı bir mücadele sergiliyor. Ukrayna ordusu dahil yönetici elitler de fire vermeden bu mücadeleye katılmış bulunuyor. En önemlisi de halk; Ukraynalılar eldeki bütün imkanlarıyla kahramanca bir direniş sergiliyor. Savaş uzadıkça bu direnişin güçleneceği anlaşılıyor. Direniş yayıldıkça Rusların kayıpları da artıyor. Elbette Rusya, daha fazla asker, uçak ve ağır silahla ilerleyişini hızlandırabilir ve belki bunu yapacak ama artık karşısında teslim olmaya hazır bir ülke bulunmuyor.
Bir önemli gelişme ise yaptırımların hızla genişlemesiyle ortaya çıktı. ABD ve Avrupa’nın yaptırım ve önlemleri işgali önleyemese de Rus ekonomisini sarsacak boyuta ulaştı. Ciddi ve sonuç alıcı bir yaptırım kapasitesi ortaya çıktı. Son olarak devreye giren SWIFT kısıtlamasıyla birlikte Moskova yönetiminin ileriye yönelik ekonomik kayıplarının büyük rakamlara ulaşacağı açıktır. İşgali durdurmayacak olsa bile işgalin maliyeti giderek ağırlaşacaktır. Beraberinde birçok ülkenin Kiev yönetimine silah yardımını artırması da savaşı Moskova’nın planlandığı sınırları ötesine taşıyacaktır.
Rusya’yı savaşa iten çevresindeki NATO kuşatması ihtimali artık daha da güçlenmiştir. NATO hayata dönmüş ve Rusya tehlikesine karşı cazibe merkezine dönüşmüştür. NATO üyeleri şimdiden sonra, stratejik amacı Rus tehlikesini bertaraf etmek olan yeni bir silahlanma hamlesine başlayacaklardır. Bazıları başladı bile.
Her şey canlı yayında ve dünyanın gözü önünde yaşanıyor… Büyük politik lafların önemi kalmıyor. Bu açıklık sayesinde Ukrayna dünya tarafından güçlü bir şekilde sahiplenildi. Mağdur ve onurlu bir halk bütün gezegeni arkasına almayı başardı. Bütün ülkeler bir şekilde Ukrayna direnişiyle dayanışma halinde ve insanlık vicdanı ortak bir duyguyla Rusya’yı lanetliyor.
En önemli gelişme ise, düne kadar sempatik bulunmasa bile korku ve güç karışımı bir hatta saygı gören Putin’in bugün artık küresel bir kötülük sembolü haline gelmesi, ikinci Hitler olarak yaftalanmasıdır. Bir liderin bu kadar hızla imajını berbat hale getirdiği ikinci bir örnek yaşanmamıştır. Putin, bir yandan istediği gibi ilerlemeyen bir işgali daha kanlı yollarla yürütmekten başka seçeneği kalmayan, öte yandan da ülkesini dünyanın gözü önünde küçük düşüren bir otokrat olmanın trajedisini yaşıyor. Beş gün önce böyle değildi; Ukrayna halkı, Rusya’nın muktedir ve kibirli liderinin hesaplarını kısa sürede bozmayı başardı.
Rusya, Ukrayna’ya büyük acılar yaşatacaktır. Dünyayı da eskiye göre daha güvensiz hale getirecektir. Yine de dünya iki kutuplu olmayacak çünkü Rusya bir kutbun sahip olması gereken ekonomik, kültürel, ideolojik ve siyasi özellikleri taşımıyor. Ancak, Putin’in yayılmacılığı nedeniyle Moskova dünyanın geri kalanının kendisini kollaması gereken bir merkez haline gelecektir.
Bu sayede belki bazı güçlü ülkeler barışın değerini hatırlayıp, bugüne kadar ilgisiz kaldıkları gerilimlere daha fazla eğilerek, barış koalisyonunu genişletmeye mesai harcarlar…