Yenikapı’nın en önemli özelliği “tarih yazanla tarih yapan güç”ün, yani milletin o alanda sahne almış olmasıydı. 15 Temmuz’da darbeyi durduranlar,
7 Ağustos’ta mitinge gelip “onlar bizlerdik” dediler. Aynı anda tarih hem yapıldı hem de yazıldı.
Erkenden gittim… Sokaklardan, caddelerden, denizden insanların akın akın meydana gelişini görmek istedim. Bizim meslekte, bir daha yaşanmayacak tarihi anların yakın tanığı olmak kadar değerli bir şey yoktur. Ama sadece mesleki merak günü değildi. Oğlumla, arkadaşlarımla birlikte oradaydık.
Neler gördüm, neler hissettim?
Millet ne yaptığını çok iyi biliyor. Coşku ve heyecan vardı ama insanlarla konuştuğunuzda aynı zamanda ciddi bir memleket kaygısı ve kendisini devletin yerine koyan sorumluluğu da görüyorsunuz.
CHP ve MHP liderlerinin orada olması, konuşması herkesi memnun etti. Halk böyle bir fotoğrafı arzuluyor ve bilhassa 15 Temmuz’dan sonra fazla gerilim ve siyasi çatışma istemiyor.
***
Kılıçdaroğlu kürsüye çıktığında herkes iyi hissediyordu ve herkeste “Aman bir tatsızlık olmasın... Saygısızlık yapılmasın” diye yapıcı bir gerginlik vardı.
Bahçeli, ev sahibi gibi rahattı ve konuşması standartların üzerinde coşkuluydu. Bayrak, millet, asker, vatan gibi kavram ve sembollerin bir araya geldiği ve halkın hınca hınç meydanı doldurduğu bir ortamda başkası da beklenemezdi. Belki de siyasi hayatının en iyi konuşmalarından birisini yaptı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu için zor bir sahneydi. Ama üstesinden geldi. Mesajlarını verdi, lafını söyledi, meydanın hissiyatına ters gelecek sözlerden de sakındı. Heyecanlı başladı, rahat bitirdi ve muhtemelen indiği zaman içinden “iyi oldu” diye geçirmiştir.
***
Başbakan Yıldırım’ın konuşması zengindi. Ama asıl sözü olan “Örgütün elebaşı gelecek ve hesap verecek” diyerek mitingin manasına en uygun cümlelerden birini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten o meydanın ustası. Davet sahibi olarak katılımın yüksekliği ve kalitesinden fevkalade memnun olduğu belli oluyordu. Kendisine gösterilen nezakete konuşmasında aynı karşılığı verdi. Her ne kadar demokrasi nöbetlerini çarşambaya kadar uzatsa da
15 Temmuz girişiminin pazar günü o meydanda noktalandığını, tarihe gömüldüğünü gördü. Günün en mutlu ismi hiç şüphesiz Erdoğan’dı.
Genelkurmay Başkanı Akar’ın konuşması önceden mi planlandı, yoksa son dakika mı oldu bilemiyoruz ama üstesinden iyi geldi. Siyasetçilerin bile heyecanlanacağı o kalabalıkta konuşmak kolay değildi. Bir intiba aktarayım… Akar, konuşması sırasında vatandaştan gelen her slogana cevap verme ihtiyacı hissedince bu diyalog için protokolde hafif tebessümler oldu. Akar, nezaketle “sağolun, teşekkürler” dedikçe protokolün arka sıralarında “bak yine dedi” şeklinde fısıldamalar oluyordu. Kesinlikle sempatikti…
***
Muazzam bir kalabalıktı. Türkiye tarihinin en büyük toplantısı olarak kayıtlara geçti.
Milletin, demokrasiyi kazanma, koruma ve yaşama talebi Yenikapı sahilinde bayraklaştı. Bu ülkede şimdiden sonra geri dönülmeyecek bir şey varsa o da demokrasidir; herkes gördü.
Şimdi önümüzde daha hassas ama kesinlikle daha kolay bir iş var. Yenikapı ruhunu korumak ve siyaseti o müşterek zeminde yürütmeyi başarmak. Bunu sadece siyasetçiler de yapamaz. Sıradan insanlar, sivil örgütler, medya, iş dünyası hep birlikte yapacak. Demokrasiyi koruyan güçler, onu güzelleştirmeyi de bilecektir.