Önce Altılı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisini gördük. Ardından da hafta sonu CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonu’nu… Devamında bu ay içerisinde Altılı Masa’nın yol haritası ile söylem belgesi açıklanacak. Ay sonunda, Altılı Masa’nın ortak vizyonunu; bir nevi hükümet programını öğreneceğiz. Yani, epeyidir sessiz ve sakin görünen muhalefetin Türkiye’nin geleceğine dair tasarılarının silüeti oluşmaya başlıyor. Nasıl bir Türkiye düşündüklerini, bunu hep beraber nasıl yapacaklarını ve aralarındaki iş bölümünü öğreniyoruz. Bir aksilik olmazsa ay sonunda; adayın kimliği hariç bütün tabloyu görmüş olacağız.
Esasen, Masa’daki bütün partiler uzun süredir ekonomiden sağlığa, eğitimden dış politikaya kadar ana ünitelerdeki politik modellerini paylaşıyor. Liderler de kamuoyunun önüne çıkarak bunları anlatıyor. Ancak, altı partinin birlikte hareket etmesi doğal olarak farklı politikaların ortak kümesini görmeyi ve bu ay yapılacağı gibi hepsinin altına imza atacağı ortak politikayı duymayı zaruri kılıyor. Seçmen, Masa’dan bir partiyi tercih ederken aynı zamanda hepsinin birden oluşturacağı güç birliğinin resmini de görmek istiyor. Çünkü Altılı masa kazanırsa ülkeyi içlerinden birinin değil hepsinin birden yöneteceği ilan edilmiş bulunuyor. Dolayısıyla, her durumda ortak belge daha çok önem kazanıyor.
Son olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu da bunu bir kez daha tekrarladı.
Cumartesi günü yapılan toplantıda hem uzmanların hem de yönetim kadrosunun yaptığı sunumların başarılı ve bugüne kadar CHP’de görmediğimiz zengin içeriğe sahip olduğunu belirtelim. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve ihtiyaçlar iyi analiz edilmiş; vaatler de bütünlük arzediyordu. Sunumda, uzun süredir siyasi zeminde pek duymadığımız Avrupa Birliği üyeliği hedefine dönüş de vardı. Ya da endüstri 4.0 gibi bizde yıllardır ıskalanan ama çok önemli ve hayati bir hedef de… CHP, birçok alanda kendini aştığını ve yenilediğini gösteriyor. Yaşadığı değişimi sadece dindarlara saygı ve başörtüsü ya da helalleşme meselesiyle sınırlı tutmuyor; vizyonunu serbest piyasaya, kalkınmacı politikalara ve dünyayla entegrasyon boyutuna taşıyor. Bunun, Altılı Masa’nın politik silüetinin oluşmasına büyük katkı sağlayacağı ve diğer partilerin işini kolaylaştıracağı aşikardır.
Politikaların ortak olması neden önemli?
Çünkü, ittifak ve koalisyonun tabiatı gereği seçmen, hem kendi partisinin ne yapacağını hem de ötekilerin ne yapacağını ve ne yapmayacağını bilmek istiyor. Altılı Masa bu zor takvimi biraz düşük tempolu da olsa şekillendirmeye başladı. Bu yeni tutum anketlere de yansıyacaktır. Ağustos ayından itibaren kararsız seçmen iktidar lehine dönüş eğilimi gösteriyordu. Muhtemel ki Masa’nın son hamlelerinden sonra bu tablo değişecektir. Bir anlamda muhalefet, uzun süredir eylemsiz kalarak iktidara terkettiği seçim sahnesine güçlü bir dönüş yapıyor. Eksik parçaları birleştiriyor ve seçmendeki “acaba”ları; başta Masa’nın yürüyüp yürümeyeceğine dair endişeleri gidererek yol alıyor. Aynı günlerde İyi Parti Lideri Akşener’in “Eğer birbirimize düşersek seçmen saçımızı yolar” sözü de bu endişeleri giderme yolunda güçlü ve bağlayıcı bir tavırdır. Kılıçdaroğlu’nun ikinci yüzyıl belgesini açıkladıktan sonra, bunların Altılı Masa’yla birlikte gerçekleştirilecek hedefler olduğunu ve bunu beş lidere övgülerle söylemesi de öyle… Bir süredir CHP çevrelerinden yükselen bazı farklı seslere karşı bir duruş aynı zamanda…
Birbirinden farklı hatta rakip partilerin bir arada çalışabilmeleri herşeyden önce böyle hassasiyetleri korumaktan geçiyor. Görünen o ki bu ayın sonuna kadar, yol haritaları ve politika belgelerinin tamamı açıklandığında Altılı Masa artık bir parti gibi hareket edebilme esnekliğine ve hızına da kavuşacak. Bir anlamda seçim yarışı o saatten sonra başlayacak.