Memleketin girdiği yanlış yolu dert eden, kaygılanan, feveran eden, soran, sorgulayan kim varsa bir gece uzatılan “varlık barışı”yla cevabını aldı, aşağıya oturdu. Karanlık üzerindeki perdeyi aralamak şöyle dursun bir perde daha örtüldü. Türkiye de en olmadık zamanda, en cesaret verici işleri! yaparak hayret uyandıran bir safhaya daha adım attı.
Sedat Peker’in iddialarıyla başlayan ve arkası çorap söküğü gibi gelen ve de muhtemelen kirliliğin çok çok az bir kısmının ortaya saçıldığı süreçte vakalar, iddialar, olaylarda adı geçenler, fotoğraf karelerinde tebessüm edenler ve bilgi sahibi olanlar hakkında hiçbir şey yapılmadı. Bakandan bürokrata, işadamından yargı mensuplarına kadar adı karışanların, aynı masayı paylaşanların işi hala tıkırında. O kadar ki Peker’in değil cürmünü bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun duyurduğu “mafyadan 10 bin Dolar alan siyasetçi” bile işinde gücünde. Herkesin bildiği ismin açıklanmaması da ayrı garabet.
Birçoğu gelişmelerle doğrulanan olayların, ne takibi var ne de muhatabı. İlk günlerde umutsuzca savcılar göreve çağrılıyordu, şimdi o sesler de kesildi. Açıklama yok, muhatap yok, bu kirlilikten dolayı kendisini sorumlu hisseden tek bir sorumlu yok; ne sorarsan sor, cevap yok…
Evet cevap yok, o neydi bu neydi bahsinde merakımız giderilmedi ama olup bitenin tamamına dair toptan ve okkalı bir cevap aldık. Ülke, kaynağı belirsiz, kirli ve kara paranın izini sürerken kara parayı aklamaya müsaade eden kanun bir daha uzatıldı. Adı da inadına hala varlık barışı!.. Kaynağı ne olursa olsun, nasıl edinilmişse edinilmiş olsun, sahibi kim olursa olsun, hatta sahibi yerine vekili olsun farketmez… Miktarı da hiç önemli değil, dünyanın herhangi bir yerinde park edilmiş, sinmiş, korkuyla bekleyen kimin parası varsa Türkiye’ye getirip aklayabilecek. Kara para bankayla gelmekte zorlanırsa -ki zorlanır-, uçakla, gemiyle, arabayla ya da akla hangi vasıta gelirse gelsin o yolla getirilebilecek. 6 aylık fırsat dönemi başladı…
Memleket kara paracıların peşinde kendisini heba ederken devlet, o paranın suç olmak şöyle dursun makbul ve ülke ekonomisi için gerekli olduğunu ilan ediyor. Sorularımız mı vardı? Karanlık ilişkileri mi merak ediyorduk? Suçlular ayağa kalksın mı diyorduk? Cevap mı arıyorduk? Şimdi aldık cevabımızı… Bir adım sonrası, kara paraya laf edenin ekonomik terörist ilan edileceği aşamadır. Üzümü yiyenlere bağını sormak suç oldu, olacak.
Cevabı aldık tamam ama merakım şudur. Kimse, bu kanun uzatılırken ülkedeki atmosferi görüp biraz durmayı tavsiye etmedi mi acaba? İyice adımız çıkar, içeride ve dışarıda da yanlış anlaşılırız demedi mi? “Kötü para iyi parayı kovar” falan diyen çıkmadı mı? Aklıma önce Maliye Bakanı geliyor. Lütfi Elvan dürüst adamdır, usul kanun bilir. O da tepki vermedi mi? “Ne yapıyoruz böyle Allah aşkına. Bütün ülke kara parayı tartışırken biz kapıyı bir kez daha neden açıyoruz” diye dertlenmedi mi? Herkes, kulağının üzerine yatıp gözlerini kapatmayı mı tercih etti? “Kayıtsız kuralsız, uçsuz bucaksız. Bu neyin barışı böyle?” diyen bir kişi çıkmadı mı?
Ortada dolaşan kara paranın sadece SBK kadarı nasıl tahribat yarattı, açıkça görülüyor. Herkese bulaşan, herkesi lekeleyen ve suç dalgasına dönüşen tek bir paket nelere yol açtı besbelli. Bu kadar ağır hasar ortadayken, yeni gelecek paketlerin yeni kara para adacıkları yaratacağını ve bunun da kirliliği dayanılmaz hale getireceğini hesaplayamayan bir anlayışın aklında olanı merak etmemek mümkün değildir.
Bakalım bu soruya ne cevap alacağız?