Tahammülsüzlüğün bedeli

Mustafa Çağrıcı

İslâm ümmeti, Akif’in “Bülbül” şiirindeki ifadesiyle, ‘o zümrüt tahta konmuş, bir semâvî saltanat kurmuş’, bu ihtişamını asırlarca yaşatmıştı. Ancak son 200 yıldır ağır buhranların zifiri karanlığını yaşıyoruz. Tek tük çıkan kurtuluş parıltılarını kendi elimizle söndürüyoruz. Bu karanlıktan çıkmak zorundayız. Çıkacağız elbette. Tarihte kriz yaşamış tek medeniyet bizimki değil.

Çıkışın ilk şartı nerede yanlış yaptığımızı görmektir. Onun için lütfen başımızı kuma gömmeyelim. Şöyle bir arkamıza dönüp bakalım: Hangi sebepler bizi buralara getirdi diye. Elbette birçok sebeple karşılaşırız. Ama hepsinin temelindeki sebep, farklı fikirlerin bastırılıp boğulmasıdır. Hepimiz şu gerçeği kabul edelim: Ne çekiyorsak bu tahammülsüzlük yüzünden çekiyoruz. Geldiğimiz noktada bu hoşgörüsüzlük ve onun ürettiği fikir sefaleti kimimizi umutsuzluğa, kimimizi kamplaşmaya, kimimizi şiddete götürdü; kimimizi de bu kaos ortamını çıkar sağlama fırsatı olarak görme rezilliğine düşürdü.

***

Lütfen farklı düşünenlere tahammül edelim. Ağzını açanı, söylediğine, yazdığına bin pişman ediyoruz. Böyle bir şey olabilir mi?.. Şu sosyal medyada yazılanlara, köşe yazılarına yapılan ‘yorumlar’a bakar mısınız? Elbette ifade hürriyeti önemli. Ama hayatında zihnini zorlayacak kalitede iki satır okumamış birleri çıkıp, ömrünün 40-50 yılını dağ gibi eserleri inceleyerek geçirenlere olmadık laflar edebiliyor. Böylelerini “Hadi aslanlarım!” dercesine kışkırtan bir seviyesizlik ve sorumsuzluk ortamında yaşıyoruz.

Kimseyi incitmek istemiyorum ama maalesef gerçek bu. Ve âcilen bundan kurtulmalıyız. Her şeyden önce müsamahayı toplumsal bir ahlâk haline getirmeliyiz. Kitleleri tahammülsüzlük ve nefret çılgınlığından çekip çıkaracak bir kültür inşa etmek zorundayız. Daha doğrusu, kendi medeniyetimizin arşivinde zaten var olan bu kültürü yeni dünyanın diliyle insanımıza taşımamız gerekiyor.

Bir kudsî hadiste, “Eğer (insan olarak) sizler hata yapmasaydınız, sizin yerinize, hata edip hatasını düzeltmeyi bilen başka bir varlık türü yaratırdım” buyurulduğu nakledilir.

Bırakalım insanlar düşündüğünü konuşsun, yazsın. Mutlaka içlerinden hayırlı bir şeyler söyleyenler çıkacaktır. 57 yıldır “bizi de aranıza alın” diye kapısında beklediğimiz dünyanın bu yolla geliştiğini nasıl göremiyoruz! Allah bütün insanları aynı tornadan geçirip tek tip yaratmadı ki! Her birini el işi gibi özel dokudu; böylece O, her bir insana sanatının ayrı bir inceliğini işledi. Kur’an-ı Kerim’de bu yaratılış çeşitliğine işaret eden yüzlerce âyet var. Onun için –acizane- ben, “Safını belli et!” tarzı sözleri, tavırları, -niyet öyle olmasa da- dayatmacı ve rahatsız edici buluyorum. Çok temel birkaç aidiyet dışında, neden kendimi bir ‘saf’a mecbur göreyim? Hakikat ve fazilet bir ‘saf’ın tekelinde midir? Peygamber Efendimiz “Ümmetimin farklılığı geniş bir rahmettir” buyurmadı mı?

***

İş yapan hata da yapar. Yanlış konuşma, yanlış yapma riskini göze almayacaksak, o zaman biz ne işe yararız? Allah insanı düşünen / konuşan canlı (hayvân-ı nâtık) olarak yaratmıştır. Öyle derdi vaktiyle bizim âlimlerimiz, düşünürlerimiz. Ve o zamanlar insanlığın bilinen en yüksek, en insanî medeniyetini kurmuşlardı onlar...

Sonra ne oldu? Bir tektipçilik ve dayatmacılık başladı. Sünnîsi, Şiîsi ve diğer gruplardan her biri, din ve dünyaya dair kendi fırka ve mezhep yorumunu mutlak doğru, diğerlerininkini tepeden tırnağa yanlış saydı, asırlarca böyle anlattı. Nihayetinde tektipleştirici dünya kaybetti; farklı fikirlerin alanını açık tutan dünya kazandı. Bu kadar basit

Daha bundan yedi yıl önce ABD Başkanı Obama bir toplantıda bana, “Bizde din değiştirenler en çok İslâm’ı seçiyorlar” demişti. Şimdilerde Avrupa’daki bazı kiliselerde âyin yapanların sayısında sığınmacıların katılımıyla ciddi artışlar olduğu bildiriliyor. Asırlardır İslâm dünyasına yönelik misyonerlik faaliyetlerinde hep duvara çarpanlara bu altın fırsatı kim verdi? Kendi insanlarına dinlerini ve ülkelerini zehir eden dayatmacı ulema ile yöneticiler değil mi?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (12)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.