Sorunumuz Tanzimat mı kafa yapısı mı?

Mustafa Çağrıcı

Bugünlerde ara sıra TV’lerdeki ilgili tartışmalara ve köşe yazılarına bakıyorum da tekrarlanan seçimden sonra İslamcılar ve gelenekçiler diye bilinen çevrelerde bir ağız değişikliğinin, -sürmesini gönülden arzuladığım- bir özeleştirinin başladığını görüyorum. İptal olayının yanlışlığını söyleyenlerden bazıları meseleyi iktidar partisinin kaybı üzerinden tartışıyorlar. Konunun siyasi yönü üzerine laf etmek bana düşmez. Ahlâkî bakımdan doğru olan, iptalin öncelikle hukuk kuralları, prensipleri ve teamülleri bakımdan doğru mu yanlış mı olduğunu değerlendirmektir. İptal hukuken isabetliydi veya değildi; onu da uzmanları bilir. Ama önemli olan şu ki, aklı başında bir ülkede, aklı başında insanlar, eğer iptalde ve sonrasında hukukî ve ahlâkî yanlışlar yapıldığını söylüyorlarsa bunu seçimden önce de konuşmalıydılar.

***

Bu seçimler üzerine okuduğum hayli karamsar birkaç yazıda “gençlerin İslam’ı terk ettiği, ülkeyi de terk etmeye yöneldiği” gibi -bana göre- hem haksız hem de tehlikeli iddialar ileri sürülüyor. Gençlerin bir kısmının İslam’a ilgilerinin azaldığı iddiaları varsa da bunun nedeni olarak Tanzimat’la başlayan değişim sürecini göstermek yanlıştır. Çünkü bu, öncelikle Tanzimat ve ardından gelen süreçlerle bir zihniyet değişimine gitmeye neden ihtiyaç duyulduğunu görememe anlamına gelir. Kısaca söylemek gerekirse Tanzimat ve diğerleri sebep değil, kaçınılmaz sonuçlardı. Tanzimatçılar ve sonrakiler, her şeyin temeli olan eğitimden başlamak üzere, bütün kurumlarımızın demode olduğunu ve bu ülkeyi yaşatma kabiliyetini yitirdiğini, hatta ülkeyi çöküşe götürdüğünü gördüler. O zamanın medreseleri bile buna itiraz edemiyorlardı; edenlerin de seslerini duyuracak halleri yoktu.

Şimdi olan nedir? Bugün “Ülke ruhunu kaybediyor” diyen arkadaşlarımız, öte yandan Osmanlı’nın çöküşünün birinci sebebi olan medrese nostaljisiyle yatıp kalkıyorlar; medreseleri geri getirme, imam-hatip okullarını ve ilâhiyat fakültelerini medreseleştirme derdindeler ve bu yolda epeyce de mesafe aldılar. Nasıl ki vatandaşımız kanun kural demeden, -mesela- belediyelerin sabah kaldırım kenarlarına diktiği dubaları birkaç saat sonra kırıp atıyorsa, aynı şekilde bazıları da içinde neler yapıldığı bilinmeyen binalara kanun kural tanımadan “medrese” tabelaları asıveriyorlar. Karşılığında da seçim sıralarında efendilerinin önünde diz çöküp himmet isteyenlere dua edip oy vereceklerini açıklıyorlar (verip vermedikleri bilinmez).

***

Dürüstçe soralım: Tanzimat, laiklik, Cumhuriyet fikirlerini aldığımız ülkelerin hangisinde böyle kanunsuz kuralsız işler oluyor? Kurala saygı sadece İslam’ın emri değil, evrensel insan aklının ve vicdanının ürünü olan tüm yasaların da buyruğudur. Öyleyse sorun ne dinimizde ne Tanzimat’ta ne de diğer çağdaş kavram ve kurumlardadır; sorun bizim kafamızda; “İşime, menfaatime, ideolojime, partime, cemaatime… uyuyorsa kuralı tanırım, uymuyorsa çiğner geçerim” diyen, bir türlü değiştiremediğimiz zihnimizde ve eğitimimizdedir. Siyasetçisinden cemaatine, Kemalist-cumhuriyetçisinden -sözde- sivil toplumuna kadar bizler sübjektif, duygusal, ayrıştırıcı ölçülerimizi objektif, aklî, ayırımsız yasaların, kuralların önüne geçiren bu zihin ve kafa yapısından kurtulmadığımız sürece -bugünlerde seçim öncesinde ve sonrasında izlediğimiz gibi- bir o yana bir bu yana yalpalamaya devam edeceğiz. Bu zihin ve kafa yapısı yüzünden kim bilir kaç göbekten beri dedelerimizin, babalarımızın çektikleri sıkıntıları biz de çekiyoruz. Hiç olmazsa çocuklarımızın, torunlarımızın çekmemesi için gelin hep birlikte bir şeyler yapalım.

Bunun için önce biz ve gençlerimiz, hepimiz, çoğunlukla masum “İslam” kavramını kullanılarak sürdürülen bu sorunlu zihniyeti, bu kafa yapısını sorgulamalıyız. Bu yapının, ilâhî takdir uyarınca içinde yaşadığımız çağ ile, bu çağın şartları, olguları ve ihtiyaçlarıyla uyuşmadığı gerçeğini Kur’an’da bildirilen iki ışık ile, aklımızın ve inancımızın ışığıyla görmeli ve artık bu sorunu aşmalıyız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.