RAMAZAN YAZILARI
Dinimizi ve dindarımızı mahcup eden sözde dindarlarımız var; bu doğru. Ama her iyinin sahtesi olur. İbadet ve iyilikleri ellerinden geldiğince içtenlikle yapmaya çalışan, gösteriş ve menfaat peşinde olmayan, dinini gösterişsiz yaşayan milyonlarca Müslümanımız da var. Yanlış örneklere bakacağımıza, bu Müslümanlara bakalım ve onlar gibi ibadetleri riyakârlıktan arınmış olarak sırf Allah için yapalım; orucu da hem bedenimizle hem de ruhumuzla, temiz ahlakımızla tutalım.
Kaç bu Müslümanlardan, sığın Müslümanlığa” (Muhammed İkbal)
Ramazan deyince ilk akla gelen ibadetler oruç, teravih namazı, zekât ve fitre olarak bilinir. Bunlar, bedenimizle ve/veya malımızla yerine getirdiğimiz, bir yönüyle şeklî ibadetlerdir ve elbette hepsi de önemlidir. Öteden beri her Müslüman evinde, ibadetlerin şartlarının ve rükünlerinin yani şekilsel farzlarıyla vaciplerinin, sünnetlerinin; kısaca erkân ve âdâbının neler olduğunu anlatan, ayrıca itikat ve ahlak esaslarına da kısaca yer veren ilmihal kitapları bulunur, bulunması da gerekir.
Son yıllarda toplumumuzda bu tür kitaplara ilginin azaldığı, daha genel olarak, kendilerini ‘dindar’ veya ‘İslamcı’ diye tanımlayan bazı çevrelerin işledikleri kötülüklere bakarak dinden soğuyan bir kesimin olduğu, bunların sayısının giderek arttığı söyleniyor ki, bu son derece yanlıştır. Böylesi durumlar için atalarımız “Gavura kızıp da oruç bozulmaz” derlermiş.
DİNİMİZ İNSANÎ VE AHLAKÎ DEĞERLERİ YÜCELTİR
Kimler, dini yıpratacak mahiyette ne derse desinler, ne yaparsa yapsınlar, bilelim ki, dinimiz güzeldir; insanî ve ahlâkî değerleri ve bu değerleri taşıyanları yücelten bir dindir. Binlerce benzeri olan şu birkaç ayet bile bu dinin asli değerlerini ve karakterini tanımaya yeter:
“…Ölçü ve tartıyı dürüstlükle yapın… Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız hakkında bile olsa, adaletli olun…” (En‘âm 6/152).
“Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, yakınlara karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, düşünüp taşınasınız diye size böyle öğüt veriyor” (Nahl 16/90).
A’raf 199: Sen affı tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. (Hat: Hüseyin Kutlu)
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla (karşıtlarınla) en güzel yöntemle tartış…” (Nahl 16/125).
“Kolaylaştırıcı (veya affedici) ol, iyiliği emret, kendini bilmezlere aldırma” (A‘râf 7/199).
Tefsirlerde anlatılır ki, bu son ayet geldiğinde Resûlullah’ın bir sorusu üzerine Cebrâil şöyle demiştir: “Rabbin sana şunları emretti: Sana kötülük edene senin iyilik edeceksin; senden esirgeyene sen vereceksin ve seninle ilişkisini koparanla sen ilgileneceksin.”
Uzmanlarca Mâide suresi Medine döneminin sonlarına tarihlenir. Bu surede geçen aşağıdaki ayetler, Müslümanlara düşmanlıkta sınır tanımayanlara karşı, Müslümanların, en güçlü oldukları bu dönemde bile evrensel değerler olan adalet ve hakkaniyet ilkelerinden sapmamaları gerektiğini bildirir:
“Ey inananlar!... Mescid-i Haram’a girmenizi engellediler diye bir topluluğa duyduğunuz kızgınlık sakın aşırılığa sapmanıza yol açmasın! İyilik ve takvada (içten dindarlık ve ahlakta) yardımlaşın; günaha ve aşırılığa sapmakta yardımlaşmayın…” (Mâide 5/2)
“Ey inananlar! Allah için hakkı ayakta tutun, şahitliği adaletle yapın. Bir topluluğa duyduğunuz kızgınlık sakın adaletsizliğe sapıp suç işletmenize yol açmasın! Adaletli olun; bu, ‘takva’ya daha uygundur...” (Mâide 5/8).
İBADETLERİMİZİ SIRF ALLAH İÇİN YAPALIM
Kuşkusuz bilhassa Ramazanda, böylesine özel bir zamanda yapmamız gereken ibadet ve iyiliklerimiz olacaktır; olması gerekir. Bunları yaptığımız takdirde orucumuzun ve diğer ibadetlerimizin manevi tesiri, ecir ve sevabı artacak, kederlerimiz hafifleyecek, ruhumuz huzura kavuşacaktır. Oruçlarımızla, vakit ve teravih namazlarımızla; imkânlarımızı kardeşlerimizle paylaştıracak olan zekâtlarımız, fitrelerimiz, sair hayır ve hasenatımızla Ramazanı şenlendirmemiz ne güzel!
Dinimizi ve dindarımızı mahcup eden sözde dindarlarımız var; bu doğru. Ama her iyinin sahtesi olur. Belirttiğim türden ibadet ve iyilikleri ellerinden geldiğince içtenlikle yapmaya çalışan, gösteriş ve menfaat peşinde olmayan, dinini gösterişsiz yaşayan milyonlarca Müslümanımız da var. Biz de, yanlış örneklere bakacağımıza, bu Müslümanlara bakalım ve onlar gibi ibadetleri riyakârlıktan arınmış olarak sırf Allah için yapalım; orucu da hem bedenimizle hem de ruhumuzla, temiz ahlakımızla tutalım.
Doğru olan bu değil mi?