Hepimizi bir ‘BEN’ bilmek

Mustafa Çağrıcı

Rabbimizin, Kitâb-ı Kerîm’inde “Allah’ın fıtratı” tamlamasıyla kendi zatına nispet edip, yaratma sürecinde tüm insanlara ihsan ettiğini bildirdiği “fıtrat” planında insanlık olarak hepimiz kocaman bir ‘BEN’iz. Bedenlerimiz ayrı olsa da –yine Kur’an’ın anlatımıyla- nefha-i ilâhiyye olan ‘ruh’ta ve ‘insaniyet’te ‘BİR’iz; hepimiz “Adem’in çocukları”yız, kudsî hadise göre Allah’ın Rahmân isminin tecellileriyiz. Oğullarımız, kızlarımız bizim birer parçamız değil mi? Çocuklarımızın, kardeşlerimizin ekmeğiyle kendimiz doyup onları aç bırakmayı, dinin, aklın ve vicdanın asla kabul etmeyeceği bir iğrençlik sayarız. Peki, bu ontolojik-ahlâkî perspektiften baktığımızda, statüleri ne olursa olsun, diğer insanların biyolojik evlatlarımızdan, kardeşlerimizden ne farkı var? Hepimiz nefha-i ilâhiyye olan o cemal tecellisi ruhu taşımıyor muyuz? 

Biyolojik yakınlık duygumuzun, dolayısıyla hayvânî egomuzun ötesine geçebildiğimiz ölçüde insânî rütbeye doğru yükseliriz. Eğer insânî ‘ben’imize, bütün insanlığa değil de sadece biyolojik benimize yarıyorsa, yıkıcı beden gücü üstünlüğümüzle zekâ ürünü olan yıkıcı ekonomik ve teknik güç üstünlüğümüz arasında –güçlendikçe bizi insaniyetimizden daha çok uzaklaştırmasının ötesinde- ne fark var? Düşünürler kapitalizmin yapısal-ahlâkî kötülüğünü burada görüyorlar.  

Bugün dünya için en büyük tehlike, zekâ ürünü vahşi ekonomik ve teknik gücün büyüklüğünü, etkisini, egemenliğini ve tabii ki yıkıcılığını gün geçtikçe daha da artırmasıdır. İnsanlık ve dünyamız, tarihinin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar “küresel güçler” denilen bu azmanların tehdidine maruz kalmamıştı. Bu ilkel güçler parmaklarını oynattığında dünyada on binlerce insan kardeşlerimiz, oğullarımız, kızlarımız ölmekte; aç açık, yurtsuz yuvasız, vatansız kalmaktadır. Bundan da korkuncu ise, “Daha yıkıcılarını biz neden icat edemedik!” diye hayıflanıp kendimizi suçlama durumuna düşmemizdir. İyiliğin tükenişe gidişi!.. 

***

Düşünebiliyor musunuz? Dünyada birkaç ülke “Haklıyım, çünkü güçlüyüm” diyor ve dişine kestirdiği ülkelere giriyor, yakıp yıkıyor, insanları öldürüyor, birbirine öldürtüyor. İstediği ülkeyi ablukaya alıyor, ince diplomatik tekniklerle, o olmadıysa kaba güçle çapulculuk yapıyor, talan ediyor. Bu durum giderek insanlık vicdanını da kirletiyor, bir yandan da insanlık vicdanında “Güçlü olan haklıdır” gibi bir yargı sapması ve değer yozlaşması üretiyor. Tıpkı bir zamanlar kölelerin kendilerini efendilerinin mülkü bilmeleri, bu yargı sapmasının onlarda doğallaşması gibi şimdi de, Fransız düşünürü Jean Baudrillard’ın ifadesiyle, “Herkes, ötekinin her şeyi olmak istiyor.” 

“Ötekini kendinin her şeyi yapma” eğilimi de “ötekinin her şeyi olma” eğilimi de elbette ki insanlığın tükenişidir ve ancak ikisini de reddettiğimiz sürece insan olarak kalırız. Çünkü her iki eğilim de “özgürlük yoksunu olma” anlamında köleliktir ve hakiki manasıyla insanlığını kaybetmektir. Bu iki eğilimin ilki, haz ve hâkim olma tutkularından ibaret olan “hayvânî ben’ine boyun eğme” anlamında kölelik, ikincisi de “kendini egemen gücün iradesine bırakma” anlamında köleliktir.  

İçindeki hayvânî eğilimlerine de dışındaki egemenlere de ruhunu teslim etmeyenlerdir, gerçek özgürler ve gerçek insanlar. Hakiki ve saygın insanlık, özgürlükte ve onurdadır. Endülüs’ün büyük ilim ve fikir adamlarından, onur ve karakter abidesi İbn Hazm’in ifadesiyle “Senin, önünde boyun eğdiğin dünya menfaatleri karşısında başını dik tutan kişi, senden çok daha güçlü ve onurludur.” Yüce Kur’an’da bize öğretilen, dinimizin her gün en az yirmi defa tekrar etmemizi buyurduğu “Rabbimiz! Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” anlamındaki dua ifadesinin bize telkin ettiği de işte bu özgürlük ve onurdur.  

Sadece ruhta kölelikten kurtulup ruhta özgür ve onurlu olanlar, aynı fıtratı ve ruhu paylaştıkları insan kardeşlerinin özgürlüğüne, onuruna ve hukukuna da içten saygı duyarlar. 

***

TAZİYE: Akademik alanında dünya değeri olan can dostum Prof. Dr. Ömer Faruk HARMAN’a Rabbimden rahmetler, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum. 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.