RAMAZAN YAZILARI
Kültürümüzde din adamlarına hademe-i hayrât yani ‘hayrın hizmetkârları’ denilmiş. Bu kutlu misyonumuzu Ramazan ayında daha çok öne çıkarmalıyız. Bizler, insanlarımıza hem vaaz ve nasihatlerimizle hem de davranışlarımızla sevgiyi, kardeşliği, iyiliği, özveriyi, erdemi telkin etmeliyiz. ‘Toplayıcı’ anlamına gelen ‘cami’yi ‘parçalayıcı’ yapan bir anlatım tarzından, ötekileştirici ve ayrıştırıcı dilden kesinlikle sakınmalıyız. Sarığımız kadar ahlâkımız, tutum ve davranışlarımız da ak ve pak olmalıdır.
Kutsal ayın henüz başlarındayken cami cemaati, cami dernek ve vakıflarının sorumluları ile din görevlilerimize, hizmet ve görev alanlarıyla ilgili olarak önceki bir yazımda ele aldığım birkaç hususu tekrar hatırlatacağım. Önce cami cemaatine, dernek ve vakıf sorumlularına bazı diyeceklerim var:
Halkımızın bu mübarek ayın değerini, huzur ve bereketini hissederek yaşaması için en çok gayret edenler din görevlilerimizdir. Ben de altı yıl imam-hatiplik, sekiz yıl müftülük yaptım; din görevlilerimizin bu gayretlerini, özverilerini iyi bilirim ve onlara saygı duyarım.
Dinimizde ve kültürümüzde imam-hatiplik saygın bir makamdır. Şimdi de öyle görülmesi gerekir. Camilerin dinen ve yasal olarak esas yetkilileri cami görevlileri, bilhassa imam-hatiplerdir. İnsanlarımızın bunu bilmeleri ve buna göre davranmaları beklenir.
İmamlarımız ve müezzinlerimiz gecenin karanlığında camilerini açarlar; gece yarısına doğru camilerini kapatınca o günün görevini tamamlarlar. Halkımızın, çoğu genç olan cami görevlilerinin bu fedakârlıklarını görmeleri ve takdir etmeleri hakşinaslık olur.
İHTİLAF VE KAVGALARDAN UZAK DURALIM
Özellikle din hizmetlerine katkı amacıyla kurulan, görev alanları cami merkezli olan dernek ve vakıf sorumlularının bu hizmet alanlarını bilerek ve o alan içinde kalarak hizmet vermeleri çok kıymetlidir.
Elbette ilgili kardeşlerimizin büyük kısmı bu yönde hizmet yürütüyorlar. Ancak sekiz yıllık İstanbul müftülüğüm sırasında, belirtilen çizginin dışına çıkıp, kendilerini caminin sahibi, imam ve müezzinin amiri gibi gören, onlara sürekli sorun çıkaran, halkımızın yardımlarıyla camilerin bakımı için oluşturulmuş akarlarının gelirlerini usulsüz kullanan dernek ve vakıf yöneticileri de gördüm. Hatta bazılarının, yüksek yerlerce yasaların üstünde tutulduklarına şahit oldum. Cami merkezli bir hizmette böyle şeylerin yapılması, bu yüzden ihtilaf ve kavgaların yaşanması son derece çirkin ve üzücüdür.
SOKAK ÇEKİŞMELERİNİ CAMİNİN DIŞINDA BIRAKALIM
Din hizmetleri veren kardeşlerime de birkaç hatırlatma yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
1. Kültürümüzde din adamlarına hademe-i hayrât yani ‘hayrın hizmetkârları’ denilmiş. Bu kutlu misyonumuzu Ramazan ayında daha çok öne çıkarmalıyız. Bizler, insanlarımıza hem vaaz ve nasihatlerimizle hem de davranışlarımızla sevgiyi, kardeşliği, iyiliği, özveriyi, erdemi telkin etmeliyiz. Sarığımız kadar ahlâkımız, tutum ve davranışlarımız da ak ve pak olmalıdır.
2. Gerekirse mahalli idareden veya komşulardan gönüllü yardım alarak camilerimizi pırıl pırıl yapmalıyız. Temizliği ibadet şartı sayan bir dinin ibadethaneleri de temiz olmalıdır.
3. Camilerin dolup taştığı bu ayda -belki bazılarını bir sonraki Ramazana kadar camide göremeyeceğimiz- cemaatimizi dinimiz hakkında en iyi şekilde aydınlatmalı, bunun için kitaplar okumalı, cami içinde ve dışında yapacağımız konuşmalar için bilgi hazırlığı yapmalıyız.
4. Vaaz ve nasihatlerimizde “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz korkutmayınız” şeklindeki kutlu öğüdü hep aklımızda tutmalıyız. Peygamberimizin “kolaylık dini” diye tanımladığı İslâm’ı meşakkat ve korku dini gibi göstermemeliyiz; “rahmet dini”ni zahmet dini yapmamalıyız. Ramazan ve oruçtan bahseden ayette de “Allah sizin için zorluk değil, kolaylık murat eder” buyruluyor.
5. Sokak çekişmelerini caminin içine sokarak cemaatimizin bir ferdini dahi camiden ve dinden koparmamalıyız. ‘Toplayıcı’ anlamına gelen ‘cami’yi ‘parçalayıcı’ yapan bir anlatım tarzından, ötekileştirici ve ayrıştırıcı dilden kesinlikle sakınmalıyız.
6. İmam ‘önder’ demektir; bu sıfatımızı sadece cemaatin önüne geçerek değil, aynı zamanda ahlâkî ve insanî güzelliklerde öncü ve örnek olarak da ortaya koymalıyız. Görevlileriyle, cemaatiyle, dernek ve vakıf yöneticileriyle, camide buluşan herkes için şu mübarek ayın eksik ve yanlışlardan arınma vesilesi olmasını diliyorum.