Bize ne oldu böyle?

Mustafa Çağrıcı

Bir zamanlar sevgi rüzgârlarının estiği bu topraklarda şimdi daha fazla dünyalık, daha fazla makam mevki, şan şöhret uğruna düşman kamplara ayrıldık. Mevlana’nın, Yunus’un “Dünya kimseye kalmaz” felsefesinin çok çok uzaklarına düştük… Dünya sevdamız ölümü ve ‘hesabı’ unutturdu bize… “Birbirimizin kurtları olduk.” Birkaç gün sonra Müslümanların bayramı var… Ve içimizden milyonlar, olanca hınçlarıyla, kinimizle, öteki kamptaki milyonların kederinden mutluluklar çıkarıp bayram yapacaklar...

screenshot-2.jpg“Ey gönül bir cân içün bin câna minnet eyleme Mihnet-i dünyâ içün sultâna minnet eyleme” (Âşık Seyrani, Hattat: Şeref Akdik, Tezhip: Sema Onat, Yıldız Holding İslam Eserleri Koleksiyonu Envanter No 81)

Elin tanış olalım -- İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim -- Dünya kimseye kalmaz”

Böyle diyordu sevgili Yunus’umuz yedi yüz küsur yıl önce… Sevgi tohumları ekiyordu bu topraklara… Şimdilerde nefret tohumlarının ekildiği, milyonların düşman kamplara ayrıldığı Anadolu yurduna…
Aynı devirlerde ve aynı topraklarda “Yaşadığın dünyaya bak” diyordu, gönüller sultanı Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, “Yüce Allah hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edersin?” … “Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın öleceğiz, ayrılacağız birbirimizden.”

Bir zamanlar sevgi rüzgârlarının estiği bu topraklarda şimdi bizler daha fazla dünyalık, daha fazla makam mevki, şan şöhret uğruna düşman kamplara ayrıldık; hiç ölmeyeceklermiş gibi yapışmışız dünyaya ve dünyalıklarımıza… Gözlerimizden ateşler saçılıyor; milyonlar öteki milyonlara diş gıcırdatıyoruz, yumruk sıkıyoruz ve olanca gücümüzle yükleniyoruz birbirimize…

Mevlana’nın, Yunus’un kutsal kitabımızdan ilham alarak oluşturdukları “ansızın öleceğiz, ayrılacağız birbirimizden”, “Dünya kimseye kalmaz” felsefesinin çok çok uzaklarına düştük… Dünya sevdamız ölümü ve ‘hesabı’ unutturdu bize… “Birbirimizin kurtları olduk.”

Birkaç gün sonra Müslümanların bayramı var… Ve içimizden milyonlar, olanca hınçlarıyla, kinimizle, öteki kamptaki milyonların kederinden mutluluklar çıkarıp bayram yapacaklar.
Bize ne oldu böyle!

Bir zamanlar Mevlana’nın, Yunus’un sevgi çağrılarının yankılandığı Anadolu topraklarında şimdi Endülüslü âlim İbn Hazm’in bin yıl önce söylediği “İnsanın insandan çektiği acıları insan yırtıcı hayvanlardan çekmemiştir” sözüne, İngiliz filozofu Thomas Hobbes’un dört asır önce söylediği “İnsan insanın kurdudur” sözüne hak verdiren işler oluyor.

Zaten iyi gitmeyen piyasalar daha da bozuluyor ve olan yine fakır fukaraya oluyor. Kur’an’ın Şems (91) suresine “Yüce Allah ona (insanın ruhuna) iyi ve kötü olma yeteneklerini verdi. Ruhun arındıran kurtuluşa ermiştir; onu kirleten kayıptadır” buyruluyor. Şimdilerde dünyada da ülkemizde de insanlar ruhlarını kirleten işlerin peşinde…

İnkâr dinde sapma olduğu gibi sevgisizlik ve şiddet de ahlakta sapmadır. Her ne kadar kutsalın sık sık istismar edildiği olmuş ve oluyorsa da ilâhî dinlerin asıl maksadı bu iki alandaki sapmaları düzeltmektir. Çünkü ilâhî din, bütün öğretilerinin en başında a) insanoğlunu Yüce Yaratıcısını tanıyıp O’na saygı ve minnettarlığını göstermeye; b) yaratılmışlara sevgi duyup şefkat, merhamet, yardım ve himaye ile muamele etmeye yöneltir. Dinî terminolojide ilkine “Allah’ın emrine tazim”, ikincisine “Allah’ın yarattıklarına şefkat” denilmiştir.

İçerikleri bakımından sevgi pozitif, nefret negatif kavramlardır; sevgi, şefkat ve merhametin amacı yaşatmak; nefret, düşmanlık ve şiddetin amacı yok etmektir. Sevgisizliğin en ileri derecesinde sevmediğini yok etmek vardır; savaşlar bundan dolayı yapılır. Şimdilerde dünyada ve ülkemizde görüldüğü gibi savaşın da türleri vardır ve hepsinde düşman kamptakileri yok etmek amaçlanır.

İnsanın sevmediği birini görmek istememesinin sebebi de budur; böylece onu zihinsel olarak yok etmiş olur. Onun için Peygamberimiz mümini “uyuşan ve kendisiyle uyuşulabilen kişidir” diye tanımlamış; sıla-i rahme yani akrabalık bağlarını yaşatmaya, akrabaların buluşmasına önem vermiş; daha genel olarak, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız…” buyurmuştur.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (50)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.