Bir dinî düşünce ve inanç ile bu alandaki oluşumların kötü örnekleri ve sahte temsilcileri onların aslî mahiyetini örtebilmekte, bu da o düşünce, inanç ve oluşumlar hakkında kitleleri yanıltmaktadır. Sonuçta bazı insanlar kötü örneklerin, sahte temsilcilerin peşine düşmekte, bazıları da kötülerden nefret edip dinden de kopmakta; böylece ikisi de hakikatten uzaklaşmaktadır. Ortaçağ kilisesi, sergilediği kötü örnek ve sahte temsille Hıristiyanlığa ve Hıristiyan dünyasına bu kötülüğü yapmıştı. Benzer bir durum zamanımızda İslâm dünyasında yaşamaktadır. Görülen o ki, bu sürecin en büyük mağduru da aslında zihin, kalp ve ahlak olarak arınmış, erdemli birey ve toplumlar oluşturmak üzere ümmet vicdanının ortaya çıkardığı tasavvuf olmuştur.
***
Maksadım, din ve özellikle tasavvuf adına yığınla yanlışların yapıldığı bir ortamda bazı güzelliklerle de karşılaştığımıza örnek olmak üzere, Prof. Dr. Mustafa Tahralı Hocamızın hazırladığı bir kitaptan bahsetmektir.
Tahralı hocamı -bazı fikirlerimizde ufak tefek farklılıklar olsa da- her zaman gönlümde özel bir yere koymuşumdur. Bunun da iki sebebi var: İlki, Tahralı Bey’in tasavvuf dünyasını akademik bir yetkinlik yanında, dürüstlük ve samimiyetle, gördüğü ve inandığı gibi ifade etmesidir. İkincisi ise tasavvufta “haller ve makamlar” denilen faziletleri, bilhassa da hocamızın alanında sürdürülmesi zor olan tevazu, fakr (maddeye ve madde sahiplerine minnetsiz olma) ve kanaat erdemlerini içtenlikle benimseyip yaşamasıdır. Tasavvufu hatta İslâm’ı, islamofobicilerden daha fazla itibarsızlaştıran kötü örneklerin baş tacı edildiği bir ortamda bizim de Tahralı Hoca gibi birikimli ve erdemli şahsiyetleri saygıyla anmamız hem ona hem de doğru tasavvufa karşı bir borcumuzdur.
Hocanın son eseri, 50 yıl önce Paris’te doktora öğrencisiyken eserlerini ve fikirlerini tanımaya başladığı René Guénon’la ilgili olup, Çağ ve Hakîkat: René Guénon’dan Seçme Makaleler ve Yorumlar başlığıyla yayımlandı (Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2018). Fransız-Müslüman düşünür René Guénon genç yaşlarında yeni ruhçu doktrinleri incelemiş. “Bâtınî ilimler”le uğraşan “occultiste” kuruluşlarda çalışmış. 1909’da çıkardığı La Gnose (irfan) dergisinde İslam tasavvufuna dair yazılar yazmış. 1912’de Kahire’de Müslüman olup Abdülvâhid Yahya adını almış ve Şâzeliyye tarikatına girmiş. On iki dil bilen Guénon, Fransa’da bulunduğu sonraki yıllarda değişik dinlerden ziyaretçileriyle sohbetler yapmış; dinleri hakkında bilgisiz olan Müslüman, Yahudi, Hindu ve Hıristiyan gençlerin toplantılarına katılmış. 1930’da Kahire’ye yerleşmiş, 1951’de vefat etmiş. 17 kitabı, 350 kadar makalesi yayımlanmış. Makaleleri ölümünden sonra 9 kitapta toplanıp basılmış. Bazı eserleri dilimize çevrilmiştir.
***
Çağ ve Hakîkat: René Guénon’dan Seçme Makaleler ve Yorumlar başlıklı 380 sayfalık eserin “Giriş Yerine: René Guénon, Türkiye ve Doğu-Batı” başlıklı kısmı ilginç bilgiler içeren önemli bir araştırma ürünüdür. “René Guénon ve entelektüel çevresi” başlıklı kısım Guénon’un hayatı, eserleri ve fikriyatı hakkında bilgi için mutlaka okunmalıdır. “Çağ ve Hakikat” ana başlığı altında yer alan sonraki konular, oryantalist şablonun dışında duran bir Batılının dinî, felsefî ve tasavvufî konulara, kültür ve medeniyet meselelerine bakışını, Tahralı Hoca’nın analiz ve değerlendirmelerini yansıtır. Nihayet kitabın “Batıdaki ihtida hareketlerinde tasavvufun rolü” başlıklı bölümünde, Guénon’un Modern Dünyanın Bunalımı adlı eserindeki tespit ve değerlendirmeleri merkeze alınarak tasavvufun ihtida olaylarına katkısı gösterilmek istenmiştir.
Kuşkusuz bu tür çalışmalarda her zaman tartışmaya açık noktalar bulunsa da modern Batı uygarlığını radikal biçimde eleştiren Guénon gibi bir muhalif Batılının düşünce dünyasını öğrenmek herkese zihin açıcı ufuklar kazandıracaktır.