Hem bir kültürün gelişip zenginleşmesi ve medeniyet üretmesinde hem de insanlığın ebedi ülküsü olan hakikatin ve erdemin keşfedilmesinde çevirilerin önemli bir yerinin ve değerinin olduğunu söyler, yazarım. Çünkü Allah’ın hiçbir insanlık topluluğunu ebedi hikmet ve hakikat ışıklarından büsbütün mahrum bırakmadığına, -bizim ilim ve fikir mirasımızda önemle belirtildiği üzere- bunun aksini düşünmenin Allah’ın cömertlik sıfatıyla uyuşmayacağına inanırım. Nitekim tarihî tecrübeler de bunu doğrulamaktadır.
Bu çerçevede başka bir dinden İslâm’a geçmiş (mühtedi) düşünürlerin eserlerini dilimize çevirmemizde ve bu Müslümanlar hakkında akademik çalışmalar yaptırmamızda büyük faydalar olduğunu düşünüyorum. Çünkü özellikle Batılı mühtediler, kendi inanç coğrafyalarının entelektüel ve ahlâkî sorunlarını içeriden görüyor; içine düştükleri, bazen bunalıma kadar varan gerilimi İslâmiyet’i kabul ederek aşıyorlar. Bu süreçte onlar, eserlerinde hem Batı/Hıristiyan dünyasının hem de Doğu/İslam dünyasının hâkim inanç ve düşünce geleneklerine her iki taraftan da bakmak suretiyle farklı görme, düşünme ve analiz etme tarzlarını cem etmiş insanlardır. Onun için de meselelere gerek Batılının gerekse Doğulunun bilmediği pencerelerden bakabiliyor, hakikati diğerlerinin farkında olmadığı bir açıdan da görebiliyorlar. Herhangi bir dünyevi menfaat peşinde olmadıkları, sırf hakikati aradıkları için yazdıklarında en azından daha samimi, önyargısız ve dolayısıyla inandırıcı oluyorlar.
***
Bu girişle başlamamın sebebi, manevi özümüze, gerçek insani kemalimize bir katkısı olması şöyle dursun, bizi hem bir ruh sefaletine doğru çeken, hem de birbirimize düşüren lüzumsuz tartışmalardan, itişip kakışmalardan biraz uzaklaşıp, varlığımızı daha anlamlı hale getirmemize katkı sağlayacak olan iki güzellik örneğine ilginizi çekmektir. Bunlar, iki akademisyenimizin bana hediyeleri olan iki önemli kitaptır. İlki dinler tarihi alanındaki saygın uzmanlarımızdan Prof. Dr. Salime Leyla Gürkan’ın Alman asıllı, Fransız vatandaşı ve düşünce adamı Frithjof Schuon’dan çevirdiği Dinlerde Biçim ve Öz başlıklı eserdir (İnsan Yayınları İstanbul 2016). F. Schuon, erken yaşlarında sufî düşünür René Guénon’un eserlerini okuma imkânı bulmuş, 1932’de gittiği Cezayir’de 27 yaşında Müslüman olarak İsa Nurettin adını almış ve Şâzeliyye tarikatına intisap etmiş. 1938’de Mısır’da R. Guénon’la görüşüp tanışmış. Guénon gibi o da dinden uzaklaşan modern Batı medeniyetinin manevî-ruhanî derinliğini kaybettiğini, dünyayı canının istediğini hemen satın alabileceği bir süpermarket olarak algılayan maddeci, bireyci ve bencil bir hayat felsefesi ürettiğini, bu felsefenin insanı manen ve ahlaken yoksullaştırdığını düşünmüş; buna karşı dini, özelde İslâm’ı mutlak bir kurtarıcı olarak görmüştür.
Dinlerde Biçim ve Öz metafizik, maneviyat, sanat ve ahlaka dair birçok kitap ve makalesi bulunan Schuon’un en önemli çalışmalarındandır. Ontoloji, epistemoloji gibi felsefî meselelerin sufiyane bir metafizik bakışla ele alındığı eser, dinlerin biçim/zâhir (forme) bakımından farklı olmalarına karşılık, öz/bâtın (substance) olarak tek hakikatin ifadeleri olduğu ana fikrinden hareketle yazılmıştır. Başlıklar arasında “İlâhî mevcudiyetin beş mertebesi”, “Kur’an’ın ilâhî isimler öğretisine göre zaman ve mekân kesişmesi”, “Muhammedî olguya yönelik kavrayışlar”, “İsa efendimize yönelik Kur’an mesajı”, “Teodiseler (Tanrı’nın adilliği ve kötülükler) meselesi” gibi her biri İslâm ve din felsefesi açısından son derece önemli konular da bulunmaktadır.
***
Bahsedeceğim ikinci eser, Prof. Dr. Mustafa Tahralı’nın yakınlarda yayımlanan Çağ ve Hakîkat - René Guénon’dan Seçme Makaleler ve Yorumlar başlıklı kitaptı (Kubbealtı Neşriyat İstanbul 2018). Bu çalışmayı birkaç satıra sıkıştırmak Guénon’a, Tahralı’ya ve esere haksızlık olur. Kısmetse haftaya…