Sonuç olarak…

Muhsin Mete

Bir yıllık üzerine dört yazı yazılır mı?” diyenler olacaktır. Bir dergide tek yazı olabilecekken gazetede, ‘dar alanda kısa paslaşmalar’ sözü misali yer darlığından meramı ifade etmek kolay olmuyor. İlk gazete yazımda Molla Kasım’lık yapacağımı belirtmiştim. İşimizi doğru dürüst yapmıyorsak, birilerinin düşman kazanmak pahasına ikaz görevini yerine getirmesi gerekiyor. TRT’de hazırladığım belgesellerden biri de Ahîlik’ti. Ahîlik’te yaptığı imalatta bozukluk olanın pabucu dama atılarak meslekten men edilirdi. Kimseyi işinden uzaklaştıracak iradeye sahip değilsek de parmak göstermek hakkımız. Yeter ki iyi niyetle yapılsın ve daha iyiye, güzele, doğruya yöneltme amaçlansın.

Yıllık üzerinden sözümüzü söylemenin sebebi, toplu olarak bir olguyu görme imkânı vermesi. Öykücülüğümüze dair büyük fotoğrafı; öyküleriyle, değerlendirme yazılarıyla, eser dökümüyle yıllıkta görebiliyoruz. İşin bir başka yönü şu: Bir yıllığı not alarak, dikkatle baştan sona kaç kişi okur? Hazırlayanların bile tamamını okuduklarından emin değilim. Hakşinaslık yapılanı bir fedakârlık olarak görmeyi gerektirir diyelim ve kaldığımız yerden değerlendirmeye devam ederek sözü bağlayalım.

***

Öykü yazmak sözü imbikten geçirmeyi gerektirir. Edebî sanatların yerli yerinde kullanılması olmazsa olmazıdır işin. Anlamsız cümlelerle edebî olunmaz, olsa olsa edebîlik taslanır, Tarık Çelik’in Fünye öyküsünde olduğu gibi. Örnekleyelim: “Odada acımsı bir hava vardı. Uyku kokuyordu içerisi.” “…altına toprak rengi keten bir pantolon gibiydi.” “...küflü bir kapının ağzında dudu” (durdu).

Ne söylediğini bilmeme hâli Yasemin Aybike Kavun’un Yemin adlı öyküsünde de var: “…çakıl taşlarını takır cuzur ezerek.” “Şehla bakışlarını süzerek batan güneş, içi turuncu bir köy yumurtası gibi eriyerek göğe dağılmıştı.” Benzeri epey cümlenin yanı sıra “Muassır medeniyet” de yazabiliyor.

Zeynep Sati Yalçın’ın Sustum öyküsünde haddinden fazla düzeltme var. Şaşırtıcı olanı Hece’de yayımlanmış olması. Yazım hatalarının bu kadar çok olduğu öykülerin içeriklerinin de tatmin edici olmalarını bekleyemeyiz.

Ziya Gürel’in Boşluğa Yazmak öyküsünde çokça yazım hatasının yanı sıra son paragrafta üç cümle tekrarlanıyor. Önünüze ne gelirse onu aynen yayınlamak dergicilik oldu.

Zübeyde Andıç’ın Siyah Gözlü Beyaz Güvercin adlı öyküsü Dört Mevsim Edebiyat dergisinden alıntılanmış ve öykünün sonunda derginin adı Dört Mevsim olarak yazılmış. Aynı hata yıllığın sonundaki Taranan Dergiler listesinde de yapılmış. İzah edilebilir bir durum mu?

Yıllığın bölümlerinden biri de Öykü Üzerine Yazılar. Bu bölüm Âlim Kahraman’ın Kargalar öyküsü ile başlıyor. Garip olanı metnin öykü olduğunu fark etmemiş yayıncılarımız. Halbuki biraz dikkat etselerdi Kitap-lık dergisinde öykü olarak yayımlandığını görürlerdi. Öyküdeki birkaç yazım hatası özenli olarak kabul edilen bu dergide de görülmemiş.

Cemal Şakar’ın Sarin Gazı ve Öykü başlıklı kısa metni doğrudan öyküye dair değil. Bunu metnin sonundaki cümlelerden de anlıyoruz. “Sahi bir de öykü vardı başlıktı (ta). Öykü nedir ki; sürücüsünü bekleyen bir araç. Sürücüsü çoktan altüst olmuş, dünyada kaybolmuştur.”

Feridun Andaç’ın Dar Zamanların Anlatısı: Öykü yazısı bir kavramın ne idüğünün dile getirilmesi. 2017 yılı öykücülüğü ile ilgisi yok, her zaman yayımlanabilir.

Funda Özsoy Erdoğan’ın Niçin Öykü? metnini de okuyunca anlıyorsunuz ki, Karahindiba dergisi bir öykü soruşturması yapmış, bu iki yazar soruşturmayı cevaplamış. Bunları yıllığın bağlamına uyup uymadığına bakmadan aktarmak kolaycılıktan başka bir şey değil.

Gönül Çatalcalı’nın Hikâyeden Öyküye yazısı Andaç’ın yazısından farksız. Bir hayli yazım hatası olan yazıda bir yerde “başka biçimlerde, biçimlerde var oldu” denilirken ikinci biçimin biçem olması gerektiğinin yayımlayanlar farkında oldular mı acaba? Akademisyen Mehmet Narlı’nın Dön Geri Bak: Geriye Dönüş Tekniği yazısı adından da anlaşılacağı üzere öykü kuramına ilişkin bir yazı ve bu yönüyle yıllık için uygun değil. Şundan değil, yıllık ait olduğu yıl itibariyle öykücülüğümüzün geldiği yeri sorgulamalı.

Yunus Emre Özsaray’ın Toplumsal Değişim Karşısında Hikâye yazısı da farklı değil. Öykü Üzerine Söyleşiler ile Dergilerde Öykü Değerlendirmeleri bölümleri daha yıllığa uygun.

Yıllık 2017 Yılı Öykü Kitapları listesi ile sona eriyor. Listede kişi, kitap ve yayınevi yazımlarında hatalar az değil. “Açtırma kutuyu söyletme kötüyü” dedirten bu bahsi burada kapatalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.