Gazete yazılarıma başladığımdan bu yana, yazılarımda kullanmak üzere notlar alıyorum. Notlar bir hayli birikti ve kullanılmayan notlar içimde âdeta bir ‘yara’ya dönüştü. “Okumak dolmaksa, yazmak boşalmaktır” diye bir söz var. Bu yazımda sözü uzatmadan içimi boşaltmak istiyorum.
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap-Sanat’ta romanlar üzerine yazılar yazıyor. İşinin ehli bir eleştirmen. Daha çok tercüme romanlar üzerinde yazmakla beraber, 22 Şubat tarihli Kitap-Sanat’ta İsmail Güzelsoy’un ‘Hatıra’ romanı hakkında İnsanlar ve otomatonlar başlıklı bir yazı kaleme almış. Batılı yazarların eserlerine dair yazılarında hemen hiçbir hatalı kelime veya ifade yer almazken, doğudan söz ederken birikiminden eser kalmıyor. İşte örneği: “Artuklu sarayında El-Cezer (doğrusu Cizreli anlamında el- Cezerî) isimli mühendisin (Zamana uymayan bir kelime seçimi, doğrusu mucit) yaptığı kusursuz otomatonlarla…” (Bu kavram açıklanarak kullanılmalıydı
Türkeş’in 2 Mart tarihli Kitap-Sanat’ta Bitmeyen Kavga başlıklı yazısından da iki alıntı yapayım: “…babaları çocuklarını alıp annelerinin toprağı olan bu bölgeye getirmiş onları.” (onları kelimesi gereksiz). “…borda tirizleri ve hâlâ bir ‘kırgıbayır’…” (tirizleri ve kırgıbayır ne demek?)
22 Şubat tarihli ekte müzik yazıları yazan Serhan Bali’nin Türkiye’nin yeni klasik müzik yıldızları başlıklı bir yazısı var. Şimdilerde müzik konulu yazılarda öylesine tabirlere yer veriliyor ki yalnızca ehlinin, yani birkaç bin kişinin anlaması yeterli görülüyor gibi. Bali bunu yaparken, eski kelime ve terkipleri kullanmakta da beis görmüyor. Dil zevkiniz gelişmemişse sapla samanı karıştırmak kaçınılmaz oluyor. İşte sözlerimin delilleri:
“Cihat Aşkın’ın rahle-i tedrisinden geçme olanağı buldu.” ( Rahle-i tedris ve olanak) “ … spektaküler yarışma başarısıyla…”
“… altından mükemmelen (Doğrusu mükemmel) kalkmasıyla…” “… mentörlüğünü yapan Cihat Aşkın’ın…”
1 Mart tarihli Cumhuriyet Kitap’ta Zülfü Dicleli’nin Robert H. Bellah’ın ‘İnsan Evriminde Din’ adlı eseri üzerine Dini anlamak için başlıklı bir yazısı var. Kavramlar rastgele nasıl kullanılabilire örnek bir cümle: “Demograflar (doğrusu fütürologlar) bundan elli yıl sonra dünyanın bugün olduğundan daha dinsel olabileceğini (dünya değil insanlığın denilmeli) öngörüyor.” Eseri allame görülen Mete Tunçay tercüme etmiş. Seçilen eserin ne idüğünü gösteren bir din tanımı ile tercümenin sakarlığını ifşa eden bir cümle: “İnsanlar tarafından kullanılınca (doğru tercüme içselleştirilince) genel bir varoluş düzeni açısından anlam taşıyan, güçlü, her şeyin içine işleyici ve uzun süre kalıcı ruh hâlleri ve güdüler.” (Anlaşılacağı üzere ilâhilik söz konusu değil.)
Aynı ekte yer alan Aydın Şimşek’in Ertürk Aşkun’un ‘Ve Kızın Adı Gece’ kitabı üzerine İkilemler arasında sıkışanlar için başlıklı yazısından alıntılarla sözümüzü bağlayalım: “Böylece roman boyunca sinemaskop bir göz (göz nasıl sinemaskop olabilir?) tüm çevreyi gözlemler.” Bir başka cümle: “Böylelikle romantik romantizim aşılarak gerçek yaşamın içindeki romantikliğin kırılganlığını ve güçlü karşıtlığını yaşıyoruz.” Gel de “Bu yazılar editörler tarafından okunmuyor mu?” diye sorma!