Kaynağı, doğruluğu, motivasyonu belli olmayan yüzlerce mesaj internet aracılığı ile günlük yaşamımıza refakat ediyor. Ardı arkası kesilmeyen haber yorum ve tespitleri, huzurumuza verdiği aleni zararlara rağmen sanki mecburmuşuz gibi aralıksız olarak her gün tüketiyoruz.
Sosyal medya aracılığı ile bilgilendiğimiz, aktüaliteyi takip ettiğimiz büyük bir yalandan başka bir şey değil. En değerli varlığımız olan zaman ve dikkatimizi, tükettikten çok kısa bir süre sonra unuttuğumuz enformasyonlar için şuursuzca israf ediyoruz.
Nasıl bilinçsizce beslenme vücut sağlımıza zarar veriyor hatta ölüme bile neden oluyorsa, zihnimize bilgi diye boca edilen lüzumsuz enformasyonlar da zihin sağlımıza benzeri zarar veriyor.
* * *
Sosyal medya üzerinden her gün yüzlercesini belki de binlercesini okuduğumuz paylaşımlar zihnimizi ve idrakimizi zehirlenmekten başka bir işe yaramıyor. Zamanımızı ve dikkatimizi kazanmak için düzenlenen algoritmalar, zihinlerimizi o denli cezbediyor ki, bu cazibeden hasıl olan ihtiyacı, tıpkı uyuşturucu müptelalarının ancak daha fazla uyuşturucu ile tatmin olması gibi, daha fazla paylaşım ve spekülasyonla kapatmak zorunda kalıyoruz.
Durmaksızın bilgisayar ve akıllı telefonu ekranına düşen mesajlar hiçbir şekilde gerçek bilgi ihtiyacımızı karşılamıyor. Bu bilgilerle ancak fevri enformasyon haceti giderilebiliyor. Bu enformasyonlar algoritmaları gereği, beğendim!, beğenmedim! tepkisini vermeye programlanmış bilgi kırıntıları.
Her gün yüzlercesini, ayda binlercesine tükettiğimiz bu bilgilerden hangisini hatırlıyoruz? Hangimiz son bir hafta içinde takip ettiği haberlerden kaçını aktarabilir?
* * *
Ne başkanlık konusu, ne ekonomik sorunlar, ne korona sorunu ne de herhangi bir toplumsal olay bu bilgi kırıntıları ile anlaşılabilecek kadar basit değil. Hele tarih hiç değil. Her toplumsal sorunun ardında, sağ duyuyla irdelenmesi gereken sayısız gerekçe, nesnel bir bakış ve araştırmayla bile anlaşılması güç olan toplumsal dinamikler var.
Ancak konuyla ilgili kitapları, özenle hazırlanmış makale ve araştırmaları, konusuna hakim uzmanları okumak, izlemek suretiyle öğrenebileceğimiz konuları, medya üzerinden öğrendiğimizi düşünmek büyük bir hata.
Rolf Dobelli, Dijital Yaşam Sanatı (Die Kunst des Digitalen Lebens) isimli kitabında medya tüketimi hakkında çarpıcı bir hesap yapıyor. Bombay’da 2008 yılında yapılan terör saldırısında 200 kişi hayatını kaybetti. Bu haberi milyarlara insan gün boyunca takip etti. Dobelli, en iyimser yorumla bu habere dünyada 1 milyar kişinin bir saat zaman ayırdığından hareketle bunun yüz bin yıla denk düştüğünü hesaplıyor. Global insan ömrü ortalaması 66 olarak alınırsa 2 bin kişinin yaşamına denk düşecek bir süre israf edildi. Saldırıda hayatını kaybedenlerin on katı bir rakam. Milyarlarca insanın dikkatini çekmeyi başaran teröristlerin PR başarısı da cabası.
* * *
Dobelli’nin tavsiyesi medya tüketiminden tamamen vazgeçmek, ilgi ve uzmanlık konusuna göre bilinçli okumalar yapmak. İnterneti bir zaman israf aracı olarak değil, bilgilenme kendini geliştirme platformu olarak kullanmak.
Türkiye’de 62 milyon kişi internet kullanıyor. İnternet kullanıcıları günde ortalama 7,5 saat internette vakit geçiriyor. Sosyal medya ve televizyon karşısında ise ortalama günde üç saat vakit geçiriliyor. Bu zaman israfı ve ortaya çıkan bilgi kirliliği aslında en önemli sorunumuz desem abartmış mı olurum?