Sükunet içinde gerilim

Mikdat Karaalioğlu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesine pozitif bakmadığını söylemesi Avrupa kamuoyunda tahmin edilen tepkiye neden olmadı. Avrupa medyasının haberi veriş şekli gerçi eleştirel bir tondaydı ama açıklama büyük tartışmalara neden olacak bir dalga yaratmadı.

Bunun birinci nedeni, Avrupa kamuoyunun Erdoğan’ın üslubunu tanımaya başlaması. Yani Avrupa kamuoyu özellikle Almanya Erdoğan’ın bu türden açıklamaları aynı zamanda iç siyasete yönelik yaptığını biliyor. Avrupa gerçek tavrını göstermeden önce muhtemelen önce Türkiye’nin bu pazarlıkta ne kadar kararlı olduğunu ve beklentilerinin tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyor.

İkinci bir neden ise Rusya’ya karşı oluşan ittifaka, Türkiye’nin yer yer eleştirilse de olumlu katkısının, henüz teorik sayılabilecek bir tartışma nedeniyle köreltilmek istenmemesi. Bu tartışmanın nereye evrilebileceğini gerçi şimdiden kestirmek zor ancak hem Türkiye’nin hem de NATO’nun, taraflar açısından bir eksen kayması sayılabilecek geri dönülmez adımlar atma ihtimali çok düşük.

****

Avrupa’da sadece dış politik olarak değil toplumsal anlamda da Rus karşıtı bir havanın olduğu dönemde, Türkiye’nin yapacağı pazarlığın kendisini algı olarak Rusya tarafına düşürme tehlikesi var. Ama Erdoğan bu türden kamuoyu baskıları ile hareket etmiyor ve bunu defalarca gösterdi.

Batı ittifakının savaş nedeniyle yakaladığı birliktelik ve bu dayanışmayla elde edilen başarı yeni bir özgüven yarattı. Batı ittifakının Türkiye’nin hassasiyetlerine karşı duyarlı olacağını beklemek an itibarıyla gerçekçi değil. Ancak tartışmanın adı konulmasa da merkezinde bulunan PKK uzantısı Suriye’deki YPG-PYD’nin Batı ittifakı nezdindeki meşru konumu hesaba katılacak olursa, ne Türkiye’nin ne de NATO’nun sorunu olduğundan daha da karmaşık hale getirmek isteyeceğinden hareket edilebilir.

Yani ne Batı Ukrayna Savaşı yaşanırken müttefiki Türkiye ile bir yol ayrımına girmek ister, ne de Türkiye Rusya sonrası Batı’nın aynı yoğunlukta olmasa da ikinci siyasi hedefi konumuna düşmek ister. Onun için iki taraf ta gerilimi bir tür diplomatik sükûnetle tartışıyor.

***

Türkiye’nin Ukrayna Savaşı esnasında takındığı makul ve mantıklı tavır, bütün taraflarca kabul gördü. Mevcut durumu bozmanın kimseye fayda sağlamayacağı açıkken, tarafların Finlandiya ve İsveç konusunda da bir uzlaşmaya varacaklarını tahmin etmek iyimserlik olmasa gerek.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği ve Türkiye’nin bu konuda alacağı tavır aslında, Türkiye ile Batı ittifakı arasındaki ilişkinin geleceğini belirleyecek yeni bir sınama. Her menfaat çatışmasında sorgulanan bir ilişki yerine kalıcı ve muhatapların da kabullenebileceği gerçekçi bir vasat oluşturmak ne kadar mümkün? Bu noktada Türkiye’den çok Batı’nın tavrı belirleyici olacak.

Her halükarda Türkiye önümüzdeki aylarda ve yıllarda çok daha yoğun şekilde Batı kamuoyunun gündemine girecek. Hiç tanık olmadığımız kadar AB, NATO, Ortadoğu ve Türkiye tartışmaları yaşayacağız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.