Gürcistan’da yoğun protestolara rağmen meclisten geçen ‘’yabancı ajan yasası’’ muhalifler tarafından Rus Yasası olarak isimlendiriliyor. Rusya’da ilk kez 2012 yılında çıkartılan casusluk yasası zaman içinde geliştirilerek bütün muhaliflerin sorgusuz sualsiz tutuklandığı, susturulduğu bir araç haline getirildi. Gürcü muhalifler de benzeri bir sürecin ülkelerinde yaşanacağı endişesi taşıyor.
Rusya’daki casusluk yasasının evrildiği son aşama ise “ajanların seçme ve seçilme hakkını’’ engelleyen bir yasa tasarısı. İlgili mercilerden geçen yeni yasaya göre Rusya ve Ukrayna’nın Rus kontrolünde olan bölgelerinde ‘’ajanlar’’ seçimlere katılmayacak hatta adaylarla ilişki içinde bile bulunamayacak. Tüm kısıtlamalara rağmen vekil seçilen “ajanların’’ ise vekillikleri iptal edilecek. Yani muhalefet ne (etkili) aday çıkarabilecek ne de seçilse bile vekilliğini koruma hakkına sahip.
Gürcistan’da resmi adı “Yabancı Etkinin Şeffaflaştırılması Kanunu’’ olan yasanın kabul edilmesi muhalefette Rusya örneğini çağrıştırıyor. Bu sadece bir casus yasası değil, AB üyeliğine aday statüsü kazanan Gürcistan’ın Rusya’ya yakınlaşması anlamına gelecek felakete eş değer bir geri adım. Yeni yasa ile birlikte fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan kuruluşların yabancı etki ajanı olarak kaydedilmesi mecburi hale geliyor.
***
İktidardaki Gürcü Rüyası Partisi ise yasanın bir Rus yasası olarak nitelendirilmesine karşı çıkıyor ve ABD’de 1938 yılında yürürlüğe giren Yabancı Ajanları Kayıt Yasasından esinlendiklerini söylüyor. İktidar, yasa ile AB ve ABD’den gelen yardımlarla faaliyetlerini sürdüren STK ve çeşitli projelerin kontrole tabi olmayan faaliyetlerinin kontrol altına alınması gibi bir gerekçe sunuyor. Yabancılar tarafından dayatılan ‘sözde liberal değerlerle’’ mücadele için bir yasa çıkardıklarını söylüyorlar.
Muhalefetin tek ümidi Ekim ayında yapılacak seçimlerde Gürcü Rüyası Partisi’nin iktidarını sonlandırmak. Yeni yasanın kabulüyle yapılan protestoların Ekim ayına kadar sürmesi mümkün değil. Muhalefet iktidara karşı oluşan karşıt havanın Ekim ayına kadar sürmesi için çözüm yolları arıyor. Muhalefetin aslında en önemi rakibi kendisinden genelde “o’’ diye bahsedilen Bidsina İwanischwili. İwanischwili’nin yegane resmi ünvanı Gürcistan Rüyası Partisi Onur Başkanlığı ancak Gürcistan’ın fiili lideri o ve tüm önemli kararların İwaniscwili tarafından verildiğini herkes biliyor.
***
İwanischwili 1990’lı yıllarda Rusya’da milyarlarca dolarlık servet yaptı ve Gürcistan’ın en zengin adamı haline geldi. Gürcistan Rüyası Partisi’nin 13 yıl önce bizzat kuran İwanischwili partinin 12 yıl önce iktidar gelmesi ile birlikte genelde arka planda kalarak ülkeyi yönetti. İwanischwilli sadece gücünün tehlikede olduğunu hissettiği zaman kamuoyunun önüne çıkıyor. Nisan ayı sonunda Gürcistan Hayali Partisi’nin düzenlediği bir mitingde konuşan İwanischwili ‘’Gürcistan’ı asla düşmanlarına bırakmayacağım’’ diyerek, yeniden meydan okudu.
Rusya nefes aldırmayan yasaları ile muhaliflere dünyayı dar ederek bekasını korumaya çalışırken, en ciddi tehdit muhaliflerden değil, kurduğu özel orduyla Rusya’yı dünyanın her tarafından savunduğunu iddia eden yandaş Yevgeni Prigojin’den geldi. Rusya gelecek on yılları saplandığı Ukrayna bataklığının ekonomik ve siyasi etkilerini telafi etmekle geçirecek. Putin ise yol açtığı ekonomik ve siyasi felaketin bedelini de muhtemelen yine muhaliflere ödetecek. Gürcistan’ı da benzeri bir kaderin beklediğin tahmin etmek güç değil. Yaşanan gerilimin ekonomik ve siyasi sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Türkiye’de yürürlüğe girecek etki ajanlığı yasasını bu arka plan bilgisiyle okuyunca insanın içi daralıyor.
İktidar kendisi hakkında oluşan kalıcı memnuniyetsizliği etki casusluğu gibi anti demokratik bir yöntemle telafi etmeye çalışıyorsa, bu yaşadığı güven kaybını ötelemez şiddetlendirir. Türkiye’nin demokrasisi için çok şey diyebiliriz ama hala Rusya ve Gürcistan’dan yüksek demokratik standartlara sahibiz.
Sayın Erdoğan yumuşama politikasıyla başlattığı olumlu atmosferi daha da geliştirmek yerine, hızla Türkiye’yi demokratik olmayan ülkeler kategorisine sokuyor. Böylesi bir yasa Türkiye’nin bünyesine uygun değil. İktidar yanlısı söylemin yasalarla topluma dikte ettirilmesi, yegane meşruiyeti seçmen olan bir partiyi ihya etmez, çöküşünü hızlandırır.