Entelektüel derinliği sokak kavgalarının derinliğine eş değer bir üslupla gündem tartışması yapıyoruz. Taraflar kavgadan yorulduğunun farkında bile değil. Herkes haklı, herkes mağdur, herkes kararlı. Söylenebileceklerin en şiddetlisi, en çarpıcı olanı içeriğin makuliyetini kaybetmesi pahasına masaya sürülüyor. Zaten artık kimse içeriğe bakmıyor. Çaka satarak gündem egemenliği kurabileceklerini zannedelerin racon rekabeti var.
Türkiye bunu yüzyıllardır tecrübe ediyor. Günün sonunda sesi en çok çıkanlar değil, en çok güven verenler kazanıyor. Kamuoyu, zihin karmaşası yaşandığı dönemlerde, sorunlara makul çözümler sunup sunmadığına bakmadan güven ve istikrak sunan iradeye teslim oluyor.
Bu stresli dönemlerde dünyada olup bitenleri unutuyoruz ancak dünyada olup bitenler Türkiye'yi her zaman hayati derecede ilgilendiriyor. Bu Osmanlı döneminde de, şimdi de hep aynıydı. Dünyadaki gelişmelere edilgen olarak maruz kalmamak için iç gündemde tansiyonun düşmesi gerekir. Trump'un Ocak'ta görevi almasından sonra hem Ukrayna'da hem de Gazze'de çok şey değişecek ve şimdi şiddetli bir şekilde tartışdığımız Kürt sorunu da muhtemelen henüz ön göremediğimiz farklı boyutlar kazanacak.
***
Türkiye'nin dış politikada yüksek ihtimalle fırtınalar yaratacak Trump dönemine hazırlıklı olarak girmesi hayati önem taşıyor. Sayın Bahçeli'nin Öcalan'ı meşru bir siyasi aktöre çevirmek üzere attığı işaret fişeğini bu yönüyle okumak gerekiyor. Bu adım tek başına Kürt sorununu çözmeyecek ama sorunun makul bir şekilde çözülmesi için hayati bir zemin oluşturacak. Türkiye'nin bu zamana kadar sorunu çözmek üzere attığı en gerçekçi adım, hükümetin sergilediği bu yeni iradedir.
Zaden böylesi devasa bir sorunun risk almadan çözülmesi imkansız. Tam da tarihin bu döneminde bu adım atılmazsa, Türkiye dış baskılarla çözüm diye dayatılan zorlamalara maruz kalacak ve muhtemelen bu dayatmalara direnecek gücü olmayacak.
Atılan bu adımı ve sorunun büyüklüğünü bir iktidarda kalma hamlesi olarak okumaya çalışmak sorunun çok küçük bir amili üzerinden bütünsel anlamı ıskalamak olur. Sosyal medyada sıkça şahit oluyoruz: Özellikle ni idüğü belirsiz hesaplar arasında ağır kışkırtıcı ve ırkçı bir tahrik yapılıyor. Sorunun mevcut olan en makul yolla çözülmesine karşı olanların böyle bir kışkırtma yapması zaten beklenirdi. Ama kamuoyunun kendilerinden makuliyet beklediği kişilerin sosyal medyada oluşturulan kışkırtıcı üslüba iştirak etmemeleri gerekiyor. İyi niyetli de olsa kışkırtmaya teşvik edecek, ateşleyecek söylem ve tutumlardan imtina etmek gerekiyor.
***
Tam da Tunceli ve Ovacığa kayyum atandığı bir dönemde Kürt sorunun çözümü konusunda kötümser olanlar olabilir. Kayyum uygulamlarına prensip olarak karşı olmam bir yana kayyum sorunu, hükümetin attığı Öcalan adımına kıyasla tali, hatta önemsiz bir sorundur. Öcalan açılımının eşiğinde kayyum meseleine takılıp kalmak denizi geçip derede boğulmaya eş değer bir durum.
Türkiye'nin önündeki en önemli sorun olan Kürt sorunu ilk kez cesurca ve sivil bir yöntemle çözülmenin ya da en azından şiddetini kaybetmenin eşiğinde. Hükümet bu hamleyi şimdi yapmazsa gelecekte bu kadar rahat hareket etme iradesine sahip olamayabilir. Türkiye'de sağduyu sahibi herkesin bu adıma destek vermesi gerekiyor. Bu sorunu çözme imkanımız ve gücümüz var.