Cumhuriyet tarihi boyunca şuuraltına yerleşmiş en önemli zihinsel engel ortadan kalktı.
Türkiye’de muhafazakarların yıllardır bir varoluş meselesi olarak gördüğü Ayasofya yeniden cami oldu. Bir yıl öncesine kadar nerdeyse, “aslında bir önceliği yok“ noktasına kadar gelen Ayasofya konusu, Sayın Erdoğan’ın hiç umulmadık bir kararı ile yeniden açıldı. Tahmin edilen heyecanı yaratmaması bir yana Ayasofya’nın yeniden cami haline getirilmesi, hiç şüphesiz çok önemli bir tarihsel dönemeçtir.
Bunun hem iç politik hem de dış politik sonuçlarını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Ancak kendisini hemen gösterecek sonuç, özelde Ak Parti’nin, genelde muhafazakar düşüncenin, mağduriyet algısını meşru gösterecek hiçbir psikolojik engelin artık kalmamış olmasıdır.
Bunun bir diğer anlamı ise muhafazakarlığın kendisini hamasetle ifade etme döneminin sonuna gelinmiş olması. Kimsenin gerçekleşeceğini ciddi olarak düşünemeyeceği bir hayal bir anda gerçek oldu. Son yüzyılda muhafazakar kitlenin iliklerine kadar hissettiği, “öz yurdunda garipsin öz yurdunda parya“ düşüncesi, son olarak Ayasofya adımı ile anlamını kaybetti.
Ayasofya’nın yeniden cami olması ile varılan eşikte, muhafazakârların hamasetin ötesinde bir toplumsal uzlaşma projesi sunma yolunda hiçbir ciddi mazereti kalmadı. Ayasofya’nın cami haline gelmesi, Türkiye’nin çağdaş bir hukuk devleti olma motivasyonunu tetiklemiyorsa, sadece Ak Parti değil tüm muhafazakârlar tarihin kendilerine sunduğu bu eşsiz bir fırsatı tepmiş olur.
Üzerimizdeki zincirleri kırdık diyerek, hutbede kılıç ve sancak gibi sembollerle yetineceksek, her fırsatta tarihten referanslar verdiğimiz medeniyetimizden hiçbir şey anlamadık demektir. Türkiye’nin çoğunluğu Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesini destekliyor. Bu Ak Partiye verilmiş siyasi bir kredi değil, Türkiye’de muhafazakarların tümüne verilmiş bir sorumluluk olarak okunmalı.
Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi ile oluşan sosyo-kültürel atmosfer, topluma abartılı dini ve mili semboller boca edilerek heba edilmemeli. Özgüvenli bir muhafazakârlığın inşası için yeniden elimize tarihi bir fırsat geçti. Bunu ufak siyasi hesaplarla heba etmeyelim. Tarih bunun hesabını bizden sorar.