Türkiye koronavirüsle mücadelede, dünyada avantajlı konumda sayılabilecek az sayıdaki ülkelerden birisi. Kısa vadede çözülmesi mümkün görünmeyen salgını en az hasarla atlatacak ülkelerden birisi muhtemelen Türkiye olacak. Bu görüş bir iyi niyet beyanı değil, bu kanaate varmamım nesnel gerekçeleri var.
İtalya, İspanya, Fransa gibi felaketin dramatik sonuçlar doğurduğu ülkelerin koronavirüsle karşılaşma ve mücadele sürecini Türkiye ile kıyasladığımızda, görece avantajlı konumumuz daha açık bir şekilde görünüyor. Şimdi bu ülkelerin koşullarına bir göz atalım.
Dünyada en fazla can kaybının yaşandığı İtalya’da yaş ortalaması 46,3. Bu Türkiye’de 2018 rakamlarına göre yaklaşık 31. Virüsten en çok 80-89 yaşları arasında olanlar etkilenmiş ve koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin yaş ortalaması 79,5. İtalya’da korona salgının merkezi olarak bilinen Lombardei, Venetien und die Emilia-Romagna Avrupa’nın en kirli havasına sahip bölgeleri ve burada nüfusun yüzde 40’ı yaşıyor.
***
İtalya ücretsiz sağlık sistemi ile Avrupa’da dikkat çeken bir ülkeydi. Ancak borçlanması bir hayli artan devlet geçtiğimiz yıllarda araştırma harcamalarını yüzde 21 oranında azalttı. Sağlık sistemini yenileyemedi. Korona virüsü İtalya’yı en hazırlıksız döneminde vurdu.
Koronavirüsün ana yayılma kaynağı Çinliler de İtalya’nın talihsizliğinin bir başka nedeni. Gerçi İtalya Çin’den gelen uçuşları ilk önce yasaklayan ülkeydi ancak Avrupa’ya gelen Çinliler hiçbir kontrole tabi olmadan, hem kara yoluyla diğer komşu ülkelerden hem de havayoluyla Paris, Frankfurt ve Zürih gibi kentlerden İtalya’ya engelsiz girebildi.
Cumartesi verileri itibarıyla, hayatını kaybedenlerin 5700’e ulaşmasıyla Çin ve İran’ı da geçen İspanya virüsle hem ülkeye gelen Çinliler sayesinde, hem büyük toplantı ve maçların geç yasaklaması nedeniyle tanıştı. 19 Şubatta Milan’a maç izlemeye giden 2500 FC Valencia taraftarının, koronavirisü İtalya’da İspanya’ya taşıyan ilk kabile olduğu tahmin ediliyor.
***
Madrit’de 8 Mart’da 120 bin kişinin katıldığı dünya kadınlar günü de Madrid’in virüsün ana merkezlerinden birisi haline gelmesine neden oldu. Virüsün İspanya’da bu denli yayılmasında sözü edilen kitlesel temasların yanında, çökmüş bir sağlık sisteminin de etkisi var. İspanya sosyal mesafe tedbirlerini çok geç altı. Ve sağılık sistemi, bir fırtına gibi gelen virüsü karşılamaktan çok uzaktı. Malzeme, hastane ve personel açığı ülkede çok ciddi bir sorun.
Fransa’nı bilhassa doğusunda başlayan salgın yine bu bölgelerde zamanında yasaklanmayan toplantılar ve etkinlikler aracılığı ile yayıldı. Ve elbette Çinli turistlerin de virüsün yayılmasında etkisi büyük. Virüsün yayılma merkezlerinden birisi olan ülkenin doğusundaki Mulhoue kentinde, hastaneler artan hasta sayısı nedeniyle 40-65 yaşı arasındaki hastaları öncelikli olarak kabul etmek gibi dramatik tedbirler almak zorunda kaldı. Devlet artan vakalar üzerine emekli doktorları da göreve çağırdı. Almanya’dan resmi yardım talep edildi.
Türkiye koronavirüsle yukarıdaki anılan ülkeler gibi karşılaşmadı. Yukarıdaki ülkelerde olduğu gibi virüsü taşıyan bir kitleyle, taşımayanların bir araya geldiği ortamlar Türkiye’de yoktu. Bu potansiyele sahip etkinlikler de görece olarak vaktinde yasaklandı. En önemli avantajımız da yine yukarıdaki ülkelere kıyasla gayet iyi durumda olan sağlık alt yapımız. Sağlık sistemimiz, devasa boyutlara varmadığı sürece böyle bir salgını karşılayacak teknik kapasiteye sahip.
***
Yaşı 65’in üzerinde olanları sokağa çıkma yasağı uygulanması ve bunun hem devlet desteği hem de sosyal dayanışma sayesinde, ciddi mağduriyetler yaratılmadan gerçekleşmesi, Türkiye’nin en önemli ve etkin önlemlerinden birisi oldu. Virüsle mücadelede en zayıf halka böylece yerinde ve zamanında bir tedbirle korunmuş oldu.
Bu yazının amacı tehlikeyi göreceli hale getirmek değil. Kısmen de olsa nesnel bir kıyas imkânı sağlamak. Tehlike elbette geçmiş değil. Kuvvetle muhtemeldir ki Türkiye’de de vaka sayıları katlanarak artacak. Kısa vadede bu sorundan hiçbir ülke kurtulamayacak. Yalnızca tedbirleri sıkıca uygulayan ülkeler belayı en az hasarla atlatacak.
Türkiye bu zamana kadar bireyin sağlığını öncelemeyi başarabilen nadir ülkelerden birisi oldu. Bunda sadece sağduyulu idareciler değil, zinde ve dikkatli kamuoyunun varlığı belirleyici rol oynadı. Rasyonel tedbirler talep eden ve bunun için üzerine düşeni yapmaya hazır olan bir kamuoyu koronavirüsle mücadelede artı puan olarak hanemize yazılmalı. Bu dünyadaki tüm ulusların sahip olduğu bir haslet değil. Doğumuza, güneyimize, kuzeyimize hatta genel olmasa da batımıza da bakınca bunu görebiliriz.