Bir kitap bir anda nasıl popüler olur? El cevap: Tanıtımı popüler bir kişi tarafından yapılırsa. Almanya Başbakanı Angela Merkel yaz tatilinde muhtemelen istemeden, bir kitabın popülerleşmesine büyük katkı sağladı.
Bild gazetesinin fotoğrafçıları, Angela Merkel’in Güney Tirol’de sürekli tatilini geçirdiği bir otelin balkonunda kendisini Stephen Greenblatt’ın Der Tyran- Shakepeares Machtkunde für 21. Jahrhundert adlı eserini (Tiran- Shakespeare’den 21 Yüzyıl İçin İktidar Bilgisi, İngilizce orijinali: Tyarnt. Shakespeare on Politcs) okurken görüntüledi. Kitap William Shakespeare’in eserlerindeki siyasi şahsiyetlerin gücü ve iktidarı elde etme yöntemlerini analiz ediyor.
Bir çok kitapsever dünyanın en güçlü kadını olarak bilinen Merkel’in siyasi stratejilerinin izlerini bulmak ümidiyle kitabın peşine düştü. Haberin ilk yayınlandığı Ağustos başında bir anda tükenen kitap, yeni baskıları ile şu aralar yeniden bulunmaya başladı. Artık piyasada erişilebilir olan kitap kuvvetle muhtemeldir ki bir iki hafta içinde bestseller listelerindeki yerinin alacak. Kitabın yazarı Stephen Greenblatt, bu kitabı yazma fikrinin Trump’un iktidara gelmesiyle ortaya çıktığını söylüyor. Eleştirmenler Özellikle 3. Richard’ın iktidara geliş ve kalış sürecindeki acımasız, ilkesiz ve zorba tavırlarını bir Trump göndermesi olarak değerlendiriyor ancak 210 sayfalık kitabın hiç bir yerinde ne Trump’un ve ne de 21. yüzyılda yaşamış bir liderin ismi geçiyor.
Merkel’in hangi motivasyonlarla bu kitabı okuduğu bilinmez. Ancak kitapta Shakespeare’in 3. Richard, Kral Lear, Macbeth gibi karakterleri üzerinden güç ve iktidarın hangi saplantı, zaafiyet, korku, narsizm ve aşağılık kompleksi gibi psikolojik nedenlerle şekillendiğide dair analizler, zorbalara destek verenlerin ne tür saiklerle bu yöne meylettiğine dair açıklayacı tesbitler bulunuyor.
***
Shakespeare’in tiran tiplemesini en bariz şekilde temsil eden karakteri şüphesiz 3. Richard. Bu arada 3. Richard’ın Shakespeare’in karakterize ettiği gibi zorba bir karakter olmadığı, güç savaşlarının müsebbibi değil mağduru olduğu, İngiliz tarihçilerin üzerinde ittifak ettiği bir konu. Shakespeare’in betimlediği gibi hafif kambur bir eli sakat, çirkin bir vücud yapısına sahip olmadığı da 2012 yılında ona ait olduğuna kesin gözüyle bakılan cesedinin bulunmasıyla ortaya çıktı. Bu ayrıntıyı da ifade ettikten sonra Greenblatt’ın, Shakespeare’in yarattığı 3. Richard karakterinin, bariz zorbalıklara rağmen nasıl çevresinin desteğini kazanabildiğine dair analizlerine göz atalım.
Destekçilerinin farklı motivasyonları var. Bazıları 3. Richard’a gerçekten inananlar. Bunlar yanıldıklarını geç farkediyorlar ancak 3. Richard’ın kurbanı olmaktan kurtulamıyorlar. Bir diğer grup şiddet tehdidi ile sindirilenler. (İtaat etmeyenleri ceset haline getiririm! -Richard). Richard’ın ne denli zorba olduğunu anlayamayan başka bir destekçi güruhu da yapılanları görmezden gelip normal kabul ediyor. Bir diğer grup ise Richard’ın yaptıkları yanlışı gördüğü halde bunun günün birinde düzeleceğini düşünüp sesini çıkarmayanlar.
Bir diğer destekçi tipi ise 3. Richard’ın yükselişinden fayda umanlar. Bunar her türlü hatayı görüyor ancak elde etecekleri menfaat için seslerini çıkarmıyor. Bunlara ilaveten 3. Richard’ın emirlerini bir gazaba uğramamak için istemeden olsa da uygulayanlar, bu emirleri uygulamakla rant elde edeceğini umanlar ve emirleri uygulayarak karşıtlarını eziyet etmekten keyif alanlardan oluşan hizmetliler tayfası var. Shakespeare zorba diktatörlerin çevresinde bu tür yardımcıların her zaman bulunduğunu söylüyor.
***
Shakespeare’in iktidar analizlerindeki en dikkat çekici tespitlerden birisi de güç merkezinde bulunan iktidar sahiplerinin önemli tarihsel dönemeçlerde (Günümüzde bunu Sovyetler Birliği’nin sonu, büyük ekonomik krizler, umulmadık seçim mağlubiyetleri olarak örnekleyebiliriz) nelerin olabileceğini bilmemesi. Ellerinde her türlü bilgi, istihbarat, tahminler ve araştırmalar olmasına rağmen sürecin akibeti hakkında hiç bir tatmin edici bilgiye sahip değiller. Gücün merkezinde olmayanların, “merkezde olsak neler olup bittiğini anlar, ülkenin kurtulması için tedbirler alırdık“ şeklindeki düşüncesi Shakespeare’e göre hiç bir gerçekliği olmayan bir hayal.
Greenblatt’a göre tıpki bireyde olduğu gibi, toplumun da kendi içinden çıkan sosyopatlara karşı bir savunma mekanizması var. Şayet böyle bir mekanizmaya sahip olmasaydık insanlığın varlığını sürdürebilmesi mümkün olmazdı. Toplumlar kendi içlerinden çıkan bir şahıs aracılığı ile oluşan tehlikelere karşı aslında uyanık ve bu kişiyi izole etmeye ya da dışlamaya her zaman muktedir oluyorlar. Bundan dolayı da tiranlık bir sosyal organizasyon normu değil.
Greenblatt’ın Türkçe’ye çevrilen bir çok kitabı var. Ancak bu kitap henüz çevrilmedi. Umut ederim kısa zamanda dilimize kazandırılır. Özellike Shakespeare’i bilen okuyucular için muhtemelen farklı perspektifler sunan güzel bir analiz. Kitap, benim gibi Shakespeare’ın eserleri ile teması, henüz yeterli düzeyde olmayanlar için de, yazarı anlamak adına çok güzel bir başlangıç olabilir.