Türkiye kamuoyu kriz olgusuna o kadar alıştı ki, bir felaket olarak yorumlanmayacak hiçbir şey gündemde yer bulamıyor. Ya da gündeme girmeyi başaran her konu bir felaket tonu ile değerlendiriliyor. Beyinlerimizde on yıllar belki de yüzyıllar içinde oluşan olağan üstü hal algısı, her yaşanan yeni sorunda, her beklenmedik faciada bir anda faaliyete geçiyor.
Zihinlerdeki olağanüstü hal duygusunu harekete geçirmek için sorunları nesnel içeriği ile değil, kamuoyunda en çok ses getirecek, en fazla etki uyandıracak bir üslupla dile getirmek sıradan bir iletişim yöntemi oldu. Bu sadece siyasi konularda ya da siyasileşen konularda değil yaşamın her alanında kendini gösteriyor.
Türkiye kamuoyu yaşadığı krizi ancak belli dozda uyuşturucu ile aşabileceğini düşünen bir müptela gibi tavır gösteriyor. Kanaat önderleri de bu ihtiyacın farkında. Doğru çözümler sunanlar değil, nabza göre şerbet verenler rağbet görüyor. Bu iktidara yönelik bir eleştiri olarak algılanmasın, toplumun genelinde hakim olan bir hastalıktan söz ediyoruz. Sadece İdlib tartışmaları ve meclisteki kavga rezaleti durumu izah etmeye yeter.
* * *
Biz İdlib konusu ile meşgul olurken ki, varoluş mücadelesi olarak tartıştığımız bir konu her zaman oluyor, dünya ve Avrupa koronavirüs ile meşgul. Dünya medyasında efsaneler, yalanlar, ve korkuların gerçeklerle birbirine karıştığı bir curcuna yaşanıyor.
Almanya’da cuma gününe kadar toplam 640 korona vakası tespit edildi. Henüz karantina bölgeleri yok ancak yoğun tedbirler alınıyor. Bazı bölgelerde vatandaşların süper marketlere akın ederek, gıda maddesi stoklamak için abartılı alışverişler yapmasına rağmen ülke genelinde bir panik havasından da söz etmek mümkün değil.
Aslında alınan tedbirler, tıbbı açıdan tahayyül edilen bir salgının söz konusu olamayacağını gösteriyor. Ancak konu gündemde kaldıkça tedirginlik te artıyor. Alman Sağlık Kasaları Birliği Başkanı Andreas Gassen durumu “korona an itibariyle tıp açısından değil medya açısından önemli olan bin enfeksiyon“ diyerek açıklıyor.
* * *
Türkiye de korona tehdidi altında. Virüsün Türkiye’ye ulaşması halinde gerekli tedbirler de alınmış durumda. Yani Türkiye de muhtemelen tıbbi olarak ciddi bir sorun yaşamayacak. Ancak Türkiye’deki sorun virüsün kendisi değil, olağanüstü hâl algısına hazır beyinlerimizin olayı vardırabileceği boyutlar. Yani virüsün siyasileşmesi. Allah Türkiye’yi bu beladan korusun.