Seçim gerilimi ile kaybedilen altı aydan sonra yavaş yavaş temel sorunların konuşulduğu sağduyulu bir gündeme dönülmesi beklenirdi. Ancak durum öyle olmadı. Siyasi gerilim devam ediyor. Seçim sonuçlarının dayattığı açık dönüşüm talebi kısır tartışmalarla öteleniyor. Bu talebin birinci muhatabı belki AK Parti ama bu mesaj aslında bütün partilere ve kurumlara da verildi.
Bilinç altımızın derinlerinden bir yerde duran, uzlaşma ancak standartlarını bizim belirleyeceğimiz koşullarda mümkün olur düşüncesi sadece muhafazakarlara has bir sapma değil. Türkiye’nin sol Kemalist ortalaması da bu tutucu ilkeyle hareket ediyor.
Cumhuriyet tarihinde yaşadığımız siyasi kısır döngülerin tıpkısının aynısını yeniden yaşamaya başladık. 1960’da darbeyle önüne ket vurulduğu sanılan dönüşümün, 1980 darbesine kadar Türkiye’ye kaybettirdiği zaman ve Özal dönemiyle 1980’lerde tarihin sunduğu değişim fırsatını 1990’lar boyunca heba etmemiz ibretlik tecrübelerle dolu.
***
Kurumsallaşmayı başaramayan demokrasimiz hamaset, halk dalkavukluğu ve otoriterlik arasındaki irrasyonel bir çizgide aşama kaydedemeden, tüm sorunları gelecek nesillere aktararak günü kurtarmanın peşinde.
Bugün de aynı davranışın izlerini görmek mümkün. Dönüşümün dinamiğini kavrayıp çözümler üretmek yerine, tartışmaları siyasi ranta çevirme kolaycılığı yeniden kendisini hissettiyor.
Bir siyasi tartışmanın polemiğe dönüşmesinin en önemli işareti konunun vuzuha kavuşturulacak bir zeminden uzaklaşıp, teknik ayrıntılarının ikna ediciliği ,mensubu olunan siyasi partiye göre değişen siyasi bir kavgaya dönüşmesidir. İstanbul ve Ankara belediyelerindeki personel tartışmaları bu türden bitmeyecek siyasi bir polemik potansiyeli taşıdığı görülüyor. Dahası belediyelerle ilgili bütün tartışmalar “mevzilerin güçlendirilmesine“ yönelik ideolojik bir söylem savaşına dönüşüyor. Bu seçmenin verdiği mesajın anlaşılmamasıdır.
***
Bu dönemin kazananları en iyi polemiği yapan değil risk alıp sahici çözümler sunanlar olacak. Bireysel olarak değişimle ilgili iyi şeyler söyleyip, kurumsal vücud dilinin başka şeyler söylediği sahte çıkışların etkisi fazla sürmeyecek.
Değişimlerin uzun yılları aldığı dönemler artık geride kaldı. Dijitalleşmenin de etkisiyle yenilikler, hızlı ve çevik şekilde gelişiyor ve yıkıcı etkiye sahip. Daha 2000’li yılların başında dünyanın en zengin adamınını bile temin etmek için ödemeye gücü yetmeyeceği bilgilere, bugün dünyanın en fakir bölgesinde 8 yaşındaki bir çocuk hiç bir ücret ödemeden internet üzerinden ulaşabiliyor.
Toplumun beklentilerini karşılayamayan siyasetin bu dinamizmin tazyiki altında tarihin sayfalarına karışması da eskisi gibi uzun yıllar sürmeyecek.