Dönüşümün sihirli formülü

Mikdat Karaalioğlu

Türkiye yapısı ve potansiyeli ile kendisini ancak güçlü ve karizmatik bir liderin kurtaracağı az gelişmiş bir ülke değildir. Siyasi geleceğimizi konuşurken, çözüm olarak güçlü bir lider tasavvur etmek yanlış soruya doğru cevap aramak olur.

Zaten Türkiye’nin sorunu güçlü bir lidere sahip olmaması değil güçlü bir demokrasiye sahip olmamasıdır. İleri düzeyde demokrasiye sahip olan ülkelerin her zaman güçlü liderleri yok, gelişmiş demokrasi kültürleri var. Bizim de güçlü ve otoriter bir lidere değil demokrasinin yerleşmesini, kurumların demokratikleşmesini sağlayacak zihniyet dönüşümüne ve şahsiyetlere ihtiyacımız var.

Millet İttifakı’nın hükümete vereceği öncelikli cevap güçlü bir ortak aday değil ödünsüz ve ilkeli bir demokrasi anlayışı olmalıdır.

***

Bitmez tükenmez siyasi polemiklerle enerji kaybetmek yerine sıkışmanın önünü açacak somut demokratik çözümler ve davranışlar muhalefetin takip edebileceği en akıllı yöntem olur. Peker videolarıyla birlikte artık daha da kabul gören gören racon kesme, son sözü söyleme vs. gibi tavırlar belki ilgi çekici ama seçmen tercihlerinde belirleyici bir rol oynayamayacak.

Ülke yönetimindeki temel ilkeleri iktidardaki liderin şahsi yorumlarının değil anayasanın belirlediği bir hukuk devleti, aslında sadece muhalif seçmenlerin değil iktidara oy verenlerin de arzuladığı bir durum. Bu arzunun henüz kamuoyuna yansımaması ise güvensizlikten kaynaklanıyor. Yani mevcut iktidarı tercih edenler, yeni gelecek hükümetlerin de gücü ve yasaları kendi yandaşları lehine kullanacağından endişe ediyor. Dönüşümün sihirli formülü bu güvensizliği ortadan kaldırabilmektir.

***

Her ne pahasına olursa olsun kendi seçmenini konsolide etmek iktidarın kullandığı bir yöntem. An itibarı ile başka bir çaresi de yok zaten. Bunun cevabı muhalefetin de kendi seçmenini konsolide etmesi değil iktidar seçmenine de güven verecek söylem ve eylemlerde bulunmaktır. İnsanlara olası bir iktidar değişiminde, yeni mağdurlar doğmayacağı yönünde güvence vermek korkuların ortadan kalkmasına büyük katkı sağlar.

İnsanlar, iktidar kendi siyasi görüşünden olmasa da kendisini emin hissettiği, gelecek hayallerine siyasi iktidarın engel olmadığı bir Türkiye istiyor. Bize dayatıldığı için meşgulüz ama aslında siyasetten, siyasetin hayatın her alanında belirleyici olmasından bıktık. Siyasi polemikler her gün katlanmak zorunda olduğumuz bir ıstıraba dönüştü. Bu kasvetli havayı dağıtacak sağduyulu alternatiflere ihtiyacımız var.

Türkiye’de öyle zannedildiği gibi büyük bir siyasi gerilim yok aslında. Sadece iktidar aracılığı ile elde ettikleri mevki ve imkanları kaybetme korkusu yaşayan kişilerin yaşadığı büyük tedirginlik var. Hak etmeden elde ettikleri ayrıcalıkları kaybetmemek için hem kendilerini hem de başkalarını kendilerinden başka herkesin vatan haini olduğuna ve ülkeyi bölmeye çalıştığına inandırmaya çalışıyorlar.

***

Yaşanan tüm olumsuzluklar ve hukuksuzluklar insanların demokrasiye ve hukuk devletine olan inancını ve ihtiyacını azaltmadı bilakis arttırdı. İktidarın ve kontrol ettiği medyanın kullandığı kışkırtıcı ve ayrıştırıcı dilin iktidara destek veren insanların çoğunluğu tarafından hoş karşılandığı hissiyatında değilim. En azından bu söylemin kalıcı bir siyasi duruşa dönüşebileceğini düşünmüyorum.

Zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak yaşanan bu zorlukların toplumsal demokratik bilinci de arttırdığını hesaba katmak gerekir. Koşullar bizi çoğulcu bir demokratik anlayışa adeta zorluyor. İyi de oluyor. Türkiye’nin gerçek bir demokrasiden başka alternatifi yok bunu da er ya da geç anlayacağız.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.