Dönüşüme direnmek

Mikdat Karaalioğlu

Çok sayıda veriye ya da veri olduğuna inandığımız bilgilere, sosyal statümüzden ve bilgi birikimimizden bağımsız olarak çok kısa sürede ulaşıyoruz. Bunun, bilginin paylaşılması, yoğun olarak kullanılması ve çoğalması gibi faydalı yönleri olduğu gibi, deli saçması enformasyonların ve akıl dışı teorilerin normal ve makul çıkarsamalarmış gibi dolaşımda olması gibi zararlı yönleri de var. Ancak fayda zarar bilançosu bir yana iletişim paradigması hiç geri dönülmeyecek bir şekilde değişti.

Sadece iletişimde değil hayatın bütün yönlerinde sonun nereye vuracağını kimsenin kestiremediği ve birbiriyle etkileşim içinde olan sayısız yenilik, gelecek tasavvurlarımızın birer birer yıkılmasına ve öngörülmesi çok güç toplumsal bir dönüşüme neden oluyor. Birer teknoloji harikası olarak kullandığımız ürünler ve yenilikler iki üç yıl içerisinde işlev ve anlamını yerlerini yenilerinin yerine bırakarak kaybediyor.

Oluşması yüzyılları bulmuş alışkanlıklar, yapılar ve yöntemlerle hızlı dijital dönüşümü yönetmek mümkün değil. Sanki bu dijital dönüşüm olmamış gibi siyasi ve toplumsal sorunları konuşmak, tartışmak ve anlamlandırmak manasız bir meşguliyet. Dijital dönüşümün toplumsal hayatta yol açtığı değişimler ve yakın bir gelecekte sebep olacağı dönüşümleri tartışmak varken, geçmiş dönemlerden kalma paradigmalarla yaşamı irdelemeye, yönetmeye ve yönlendirmeye çalışmanın anlamsız ve çaresiz bir girişimden öteye hiçbir anlam taşımadığı nerdeyse matematiksel bir gerçek gibi ortada.

Değişimi gördüğümüz, yaşadığımız halde, dönüşüme ancak mecbur kalınca başlamak Tanzimattan beri uyguladığımız bir yöntem. Zamanı geldiği için değil de mecbur kaldığımız için yapmak zorunda kaldığımız reformların ne tür ekonomik, siyasi toplumsal faturalarının olduğu ordada. Dönüşüm ihtiyacını kavrayamamak, zamanından gerekli müdahaleleri yapmamak toplumsal birliği kırıyor ve bunun ağır ekonomik, siyasi ve toplumsal faturaları oluyor.

Değişimi on yıllara hatta yüzyıllara yaymak gibi bir lüks artık kalmadı. Her iki yılda nerdeyse baştan aşağı yenilenen teknolojilerin elbette toplumsal karşılığı da olacak. Kurumsal yapılarımızı yenilemesek bile 3G, 4G ve şimdi de 5G teknolojilerin neredeyse dünya ile aynı zamanda uygulamak zorunda kaldık. Çünkü bu yenilikleri uygulamamak gibi opsiyon söz konusu değildi.

Değişimi kavrayarak kalıcı çözümlere kafa yormak yerine statükoyu korumak suretiyle fayda temin etmeye çalışmak belki eskiden geçerli bir yöntem olabilirdi. Ama artık değil. Hayatı siyaset merkezli anlamlandırmaya çalışanlar ayaklarının altından kayan zeminin farkında bile değil. Dinamizmi dijital olarak şekillenen toplumu eski model siyasi ve toplumsal yöntemlerle dizayn etmeye çalışmak zamana karşı çaresiz bir direnişten öteye bir anlam taşımıyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.