David Gugerli analog dünyadan dijital dünyaya geçerken yaşanan zorlu ve uzun süreç ile düşünsel dönüşümü anlattığı “Dijital Gerçekliklerin Ortaya Çıkışı/Dünya nasıl Bilgisayarların İçine Girdi“ (Zur Entstehung digitale Wirklichkeiten- Wie die Welt in den Computer kam) isimli sıra dışı eserinde dünyanın nasıl dijitalleştiğini teknik ayrıntılar aracılığı ile anlatıyor. Konunun uzmanı olmayanların okurken muhtemelen zorlanacağı bu eserde 1956 yılında ilk kez ticari kullanım amacıyla piyasaya sürülen Univac isimli devasa bilgisiyardan da bahsediliyor. Univac reklam afişlerinde, bilgisayardan uzanan bir kabloyla dünyayı sarmalayan yenilik motifini kullanıyordu. Bu reklamı yapanlar muhtemelen dijital yeniliklerin en önemli adımı olan bilgisayarların, tüm dünyayı içine alacak bir dijital dönüşümü başlattığını tahmin edemezdi. Ancak o yıllarda hayal mahsülü olan bir düşünce bugün bir realite.
İçinde bulunduğumuz süreci objektiv olarak gözlemlemek ve tanımlamak çok güç. Çünkü gerçek etkilerini belki yıllar sonra fark edeceğimiz değişimler dünya tarihinin hiç bir zaman tanık olmadığı bir yoğunluk ve hızla yaşanıyor. Yapay Zaka tartışmalarını hatırlarsak, bu değişimin etkilerinin ne olabileceğini ancak tahmin edebiliyoruz. Bu etkilerin neler olabileceğine dair yaptığımız yorumların bir çoğu, kuvvetle muhtemeldir ki yakın bir gelecekte okununca tebessüme yol açacak nostaljik birer analiz olmaktan öteye geçemeyecek.
Her ne kadar etkilerini ve boyutlarını tam olarak tanımlamaktan uzak olsak da artık geri dönüşü olmayacak bir biçimde dijital dönüşümün içinde olduğumuz yadsınamaz bir gerçek. Bir kaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz dijital ürünlerin günlük hayatımıza girmesinin ötesinde, hayatın istisnasız tüm alanlarında alışkanlıklarımız, algılarımızı belki de hukuk ve ahlak anlayışımızı kökten değiştirecek bir süreci çok hızlı bir şekilde yaşıyoruz. Analog dönemden kalmak değer yargıları ve anlayışla izlenmesi ve anlamlandırılması mümkün olmayan bir süreç.
***
Türkiye ve dünyanın bir çok ülkesi açısında yaşanan en büyük tehlike ise bu sürecin kamuoyuna hakettiği şekilde yer almaması. Türkiye bu konuyla elbette ilgili. Ülkenin her tarafında kurulu 82 tekno park ve bu tekno parklarla ilişki içinde ya da bunlardan bağımsız olarak faaliyet ve araştırma yapın üniversiteler var. Başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı’nın altında faaliyet gösteren dört ofisten birisi de Dijital Dönüşüm Ofisi. Başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere dijital yatırımları destekleyen ve teşvik edilen bakanlıklar var. Özellikler 2023 Eğitim Vizyonu ile dünyada ilklerden sayılacak bir dijital eğitim atağı başlatan Milli Eğitim Bakanlığı’ını bu noktada zikretmek gerekir.
Milli Savunma Bakanlığı’nın özel sektörle yaptığı işbirliği ile 2.5 milyar dolar ihracat yapar duruma gelen savunma sanayinin, dijital dönüşümün ne tür bir ekonomik potansiyel taşıdığını göstermesinin yanında, diğer kamu birimlerinin de esinlenebileceği çok güzel bir örnek. Devlet ve özel sektör eliyle, dünyanın bu konudaki öncü ülkelerinin seviyesini henüz yakalayamamış olmakla birlikte, dijital dönüşüm adına yapılan girişim ve yatırımların hepsini burada sıralamak mümkün değil. Dünyada yaşanan dijital rekabette kötü durumda değiliz ancak olmamız gereken noktanın çok gerisindeyiz.
Yoğun siyaset kıskacından bir türlü kurtulamayan dikkatlerimizi artık dijital dönüşüme yönlendirmek zorundayız. Teklif ettiğim dijital dönüşümün gündeme gelmesi değil, gündemin dijitalleşmesi. Konu özellikle medyada yeniliklerle ilgili bir kaç gazeteci ve sınırlı okuyucunun ilgi ve dikkat alanından çıkarılıp haber merkezlerinin bütününü kapsayan öncelikli gündem haline gelmeli. Dijital dönüşümün etkileri siyaset, ekonomi, kültür, eğitim, sağlık, spor, tarih ve hatta din alanında mevcut alışkanlığı bozacak yoğunlukta yaşanıyor. Gündemle ilgili her yorum, haber ve yazı konuyla ilgili dijital dönüşüm potansiyeli ve imkanları gözardı edildiği müddetçe artık eksi ve yanlış olacaktır.