Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta içi KADEM tarafından gerçekleştirilen bir etkinlikte “Bireyi bir isim veya numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz" ifadesini kullandı. Sayın Cumhurbaşkanı bireysel verilerin korunması bağlamında değerlendirilecek bu ifadeyle, internet devlerinin dünya üzerinde kurmuş olduğu veri monopolü sorunsalını da dile getirmiş oldu.
Günlük hareketlerimizin her birinin izlenebilir, algoritmalarla yönlendirilebilir olması aslında bir anomali olarak görülmemeli. Yani bu kaçınılmaz olan bir gerçeklik. Dijital ürünleri kullandığımız müddetçe ki, bu katlanarak artıyor, daha fazla veri oluşacak. Konu bu kullanımdan feragat edilmesi değil, bu verilerin kimler tarafından nasıl kullanılacağı.
Nesnelerin interneti aracılığı il milyarlarca araç veri alışverişi yapıyor. Tahminlere göre 2025 yılına gelindiğinde dünya genelindeki veri boyutu 175 Zettabbyt’a (175’in yanına 21 sıfır eklenerek elde edilen bir rakam). Bu veriler klasik DVD’lere yüklense dünya ile ay arasındaki mesafeyi 23 kez kat edecek bir uzaklık oluşturuyor.
* * *
Verilerin korunması düşüncesi analog dönemden kalma bir hassasiyetle tartışıldığı için devasa boyutlarda oluşan ve işlenen bireysel verilerin korunmasına henüz ikna edici bir çözüm bulunmadı. Verilerin korunmasına dikkat çekerken, bu verileri kullanmaya yönelik kabiliyetlerin geliştirilmesi ihmal ediliyor. Çin’in Avrupa’ya karşı yakaladığı rekabet üstünlüğünün en önemli nedenlerinden birisi de bu.
Dünya internet pazarını hakim GAFA’lar ( Google Apple Faceook ve Amazon) son birkaç yılda trilyon dolarla ifade edilecek değerlere ulaştı. Tabi bu monopol ağına Çin devleri Alibaba, Tencent ve Baidu’yu da eklemek gerek. Bu devler internet pazarının seyrini belirliyor ve bu güce karşı devletler bile çaresiz.
Önlenemez hızda ve öngörülemez boyutta ilerleyen dijital gelişmelere karşı korumacı, analog dönemden kalma tepkiler vermek yerine, dijital ekosistemde Türkiye’nin rekabet gücünü arttıracak, yaratıcı ve inovatif çözümlere kafa yormak daha isabetli olur.
* * *
Korumacı veri koruma önlemleri her zaman arzulanan neticeleri vermiyor. Avrupa Birliği’nin verileri korumak için aldığı önlemler kullanıcıların verilerini koruma hakkına dayanıyor. Ancak hizmet alınan yüzlerce platformda, veri koruma ayarlarını yapmak, kullanıcıların teknik bilgi ve kapasitesini aşan verimsiz bir adım olmaktan öteye geçemedi. Yani başta GAFA’lar olmak üzere internet devleri yeni yasalardan günün sonunda istifade etmiş oldu.
Verilerin en verimli şekilde kullanılması dijital ekonominin kaçınılmaz unsuru. Aslında her kurum ve şirket, bireysel ve stratejik öneme sahip özellikler hariç, verilerini açık hale getirmeli. Bu verilerden herkes istifade etmeli. Bu verileri kullanacak işleyecek, geliştirecek teknik alt yapının kurulması, insanların yetiştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin dijital geleceği bu vasatta tartışılmalıdır.
Amerikan veri monopol kapitalizmi ve Çin’in yarı resmi veri merkantilizmi ancak Türkiye’de verilerin herkes tarafından kullanıldığı yeni bir anlayışla aşılabilir. Veriler birbirleri ile rekabet eden ürünler değil. Herkesin kullanımına açık veriler, kullanıldığında tükenmiyor, kıymetleri ve sağladığı fayda daha da artıyor. Dijital faşizmi, klasik faşizmde olduğu gibi daha fazla çoğulculuk ve paylaşımla aşabiliriz.