Olan biteni siyaset merkezli kavrama alışkanlığımız, seçimlere bir yıl kala akut bir hal aldı. Dünyada ve Türkiye’de olan bitenlere artık seçimde kimin işine yarar sorusuyla cevap arıyoruz. Kaftancıoğlu’nun siyasetten men edilmesinden, Suriye’ye yeni bir operasyona, Ege’de Yunanistan’la yaşanan gerilimden, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine muhalif tutum sergilemeye kadar bütün gelişmeler seçimde doğurabileceği sonuçlar üzerinden konuşuluyor.
Elbette iktidar da bunun farkında ve bu saatten sonra seçimde işine yaramayacak herhangi bir siyasi hamle yapmasını beklemek saflık olur. Türkiye seçim sürecine girdi ve bundan sonra yaşanacak tüm gelişmeleri bu açıdan değerlendirmek zorundayız. İlkeler, nesnel gerçekler üzerinden bir tartışmaya davet zaman kaybından başka bir şey olmayacak.
Dünyada olup bitenleri kendi iç dinamikleri ile kavramaya çalışıp tavır almak yerine bu gelişmelerden aceleyle, seçimlerde işimize yarar sonuçlar çıkarmaya çalışmak kalıcı bir faya sağlamayacak bu net. Seçim sathı mahallinde sağduyu maalesef hiçbir zaman gösterilemedi. Bu seçimlerde de durum muhtemelen farklı olmayacak.
***
Ancak Dünya, Ukrayna savaşı ve Çin tehdidi ile sonuçlarını kimsenin kestiremeyeceği bir yöne doğru eviriliyor. Savaşla birlikte Batı dünyasının sergilediği ittifak bir iyi niyet gösterisinin çok ötesinde kalıcı askeri, siyasi ve ekonomik birlik haline geliyor.
Üstelik bu uzlaşma Ukrayna ve Doğu Avrupa ile sınırlı değil. Fransa ve Avustralya arasında 56 milyar euroluk askeri projelerin son anda ABD’ye verilmesi ile yaşanan gerilim Avustralya’nın Fransa’ya 550 milyon euro tazminat ödeme kararı ile son boldu. Batı ittifakı Ukrayna savaşı öncesi durumun aksine dünyanın bütün bölgelerinde ortak tavır sergileyebilecek bir dayanışma sergiliyor.
Batı, Rusya örneğinde yaşadığı acı tecrübeden sonra, daha büyük düşman Çin’e karşı ortak hareket etme konusunda, savaş öncesi tahmin edilemeyecek bir fikir birliğini hızla oluşturmak üzere. Bu bölgelerde yaşanan gelişmeler er ya da geç Türkiye’nin de zorlu kararlar vermek zorunda kalacağı meydan okumalara dönüşecek.
***
Dünyanın kritik bir eşiğe girdiği dönemde biz de seçim sürecine girdik. Dünya siyasetinde bölgesel anlamda attığı her adım artık ciddiyetle takip edilen bir Türkiye var. Kim ne derse desin bu mevcut iktidarın bir eseri. Seçim döneminde iktidarın sarf edeceği her söz dünya kamuoyunda altın terazisi ile tartılacak.
Batıyı umursamayan hatta karşısına alan bir söylem iç siyasette fayda getirir mi bilinmez ama dış siyasette yaratacağı etkiler itibarıyla iç kamuoyunun da direk etkilerini yaşayabileceği sonuçlar doğurabilir. İktidar diğer seçimlerden farklı olarak sadece Türkiye kamuoyuna değil dünya kamuoyuna da seslenmiş olacak. İktidar belki de ilk kez bu seçimlerde her iki kamuoyunu da ikna etmek zorunda kalacak. Elbette bu muhalefet için de geçerli.