Yeni medya mümkün mü

Mevlana İdris

İnternet yaygın şekilde kullanıma girdikten hemen sonra dillendirilmeye başlayan ve hâlâ sönümlenmeyen bir bakış var: “Konvansiyonel medya bitti, artık yeni bir medya var veya er geç yeni bir medya mantığı devreye girecek.”

Ne var ki aradan geçen yaklaşık çeyrek asra rağmen bu yeni medya mantığı tam anlamıyla oluşmadı. Fakat söylem de eskimedi, yeni medya beklentisi hâlâ sürmekte.

Batıda veya doğuda kimi büyük gazeteler kağıt baskıyı bırakıp dijital baskıya geçse de, medyanın hızı iletişim tekniklerine bağlı olarak aşırı yükselmiş olsa da bir devrimden henüz söz edemiyoruz.

Bunun sebeplerini ararken toslayacağımız ilk gerçeklik habercilik mantığı ile haber tekellerinin pek değişmemesi galiba.

Yerkürede olup bitenlerden veya olmayıp bitmeyenlerden neyin öne çıkarılacağı, neyin gizleneceği meselesinin karar vericileri değişmediği sürece Mars’ta baskı da yapsak pek bir şey değişmeyecek.

Söylendiği gibi, gerçek belki de gazetelerde basılmayanların, televizyonlarda verilmeyenin içinde.

O çok ünlü söz artık aşıldı: “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak!”

Artık bu aşama geride kaldı. Bugün eldeki akıllı telefonlar ve kimi formatlar aracılığıyla artık herkes 15 dakikalığına veya değişik sürelerde medyanın bizâtihi kendisi.

Konvansiyonel ve hatta elektronik medyanın da çöktüğü söylenirken, söylenmek istenen sanırım iletişim mantığının çökmesi, çöpleşmesi.

Yeni bir medya; gerçekle birlikte hakikatin ve adaletin rüzgârını estirecek bir medya, ancak bu anlayışa tâlip olan kişisel ve kurumsal zihniyetle mümkün. Bunun da elli tane soyut/somut şartı var.

Enseyi karartmayalım ama gündem hep sisli ve alaca karanlık.

Yahya Kemal ve Yakup Kadri

Fazıl Ahmed son günlerde şâir Yahya Kemâl medhinde uzun makaleler yazdı. Nüktesi bol, mizahı ince bir edibin üstad bir şâiri yükseltmesi herhalde güzel şeydir. Fazıl Ahmed bu arada İsviçrede geçmiş güzel bir vak’adan bahsediyor. Bir otelde cereyan eden bu muhavere edebiyat tarihimize geçecek kadar zariftir.

Rivayete göre otelin kalabalık salonunda sigarasını tüttüren şâir Yahya Kemal’e Amerikalı muharrir uzakta oturan mütefekirimiz Yakub Kadri’yi gösterip sormuş:

-Kimdir tanıyor musunuz?

Şâir Yahya Kemal doğrulmuş:

-Evet Türkiye’nin en büyük edibi!

Aynı gazeteci biraz sonra tanıştığı Türkiyenin en büyük edibi Yakub Kadri’ye bir köşede pasta yemekle meşgûl Yahya Kemal’i göstermiş:

-Kimdir tanıyor musunuz?

Yakub Kadri hürmetle başını eğmiş:

-Tanımaz olur muyum. Türkiyenin en büyük şâiri!

Bütün cephelerile Yahya Kemal- Hilmi Yücebaş

Okurken saçma yaşarken normal

Çocuğum haftaya bir yaşına giriyor hepinizi yaş partisine bekliyorum. Bir aydır bugün için hazırlanıyorum. Hiç sormayın gecemi gündüzüme kattım. Onun boyutlarında bi tane resmini bastırdım hazırladığım masanın yanında olacak. Hani yavrumun başı çok kalabalık olur da fotoğraf çektiremeyen olursa maketiyle çekinir. Şeker hamurundan kurabiyeler de var, çok zararlı ama kalabalık dursun masa işte.... Baş harfinden kocaman da bir balon şişirtiyoruz. Pasta dört beş katlı, fotoğrafçı tutmayı tabiki unutmadık! Şey aslında partiye çocuklar gelmese de olur zaten parti boyunca çocuğum uyuyacak kızlar biz bize takılır gülüp oynarız he ne dersiniz. E malum zaten çocuk bir yaşında parti ne demek ne bilsin ! Şimdi israfı öğrenmeyecekse başka ne zaman öğrenecek di mi amaağğğ…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.