İyi ve güzel olan şeye uzağız diye hayıflanıyoruz bazan. Hayır, iyi ve güzel olan olması gereken yerde. Uzak olan biziz.
Bir şeyle aramızdaki mesafeyi hesaplarken aslında iki bakış var; birincisi kendimizi merkeze alarak yaptığımız ölçüm, ikincisi, şeyi merkeze alarak yaptığımız ölçüm. Elbette ikisi de mesafe birimi olarak aynı sayısal değerde çıkacak, ama bu asla aynı uzaklık olmayacaktır.
2500 liralık kitap
Satarsa bu bir yazar başarısı değil, bir pazarlama başarısıdır. Kutlarım. Peki ama neden 25.000 lira değil? Fikirlerinize güvenmiyor musunuz yoksa!
Takdir teşekkür
Bir arkadaşım şöyle bir tivit yazdı: “Çevremdeki çocukların hepsi teşekkür vs alıyordu. Ben de ne güzel, memleket eğitimle kalkınacak, yükselecek diye seviniyordum. Meğer öğrencilerin % 50’si ödüllendiriliyormuş. Şimdi anladım genç çalışanların neden iş hayatında yanlış yapınca bile takdir beklediklerini.”
Sonra bu tivite yapılan yorumlar İskender Öksüz’ün anaokulundan üniversitelere kadar eğitimdeki serbest düşüş tesbitiyle başlayan makalesine kadar gitti. Daha da gider.
Ders sayısı yarı yarıya düşebilir
Millî Eğitim Bakanı açıkladığına göre bu mümkün. Düşünsenize 15 tane ders var ve bir öğrenci bu derslerin bir veya bir kaçından nefret etse de başarılı olmaya mecbur. Ders sayılarının düşmesi faydalıdır, düşsün bakalım. Her şeyden az az sembolik öğreneceğine, bir şeyi tam öğrenmek her zaman daha iyi sonuç vermez mi? Bir öğrencinin sevdiği, ilgi duyduğu ve yeteneği olduğu iki üç derse yoğunlaşabilme imkânı ve ihtimali ne zaman acaba?
Yerel seçimler
Hızla yaklaşmaya devam ediyor. Suriçindeki çok sayıda mücevher gibi çeşmenin akmaması ve bakımsızlığa terk edilmesi de maalesef devam ediyor. Yerel yönetimle ilgili yaklaşımlarımın adeta nirengi noktası bu; çeşmeler. Çünkü akmaması ve çöplüğe dönüştürülüp, asfalt dökümleri sırasında zemine gömülüp, yok olmasına hunharca göz yumulan bu bakışsızlığın izahı yok.
Küresel ısınmanın Trump’la imtihanı
Amerika’nın bazı bölgelerinde eksi 34 dereceye düşen hava sıcaklığı yine Trump’ın alaycı tivitlerinden birine zemin oldu. Küresel düzeydeki iklimle ilgili bazı anlaşmalardan çekilen Trump, özellikle küresel ısınmanın bir masal olduğunu belirtiyordu. Son hava durumları üzerine, Kaliforniya’daki aylar süren yangın ve şimdi de sel felaketi hiç olmamış gibi şeyler yazdı: okumayın:)
Tatyos Efendi’ye dair
(...) Tatyos Efendi piyasa sazendeliğine girişini, 17 yaşında, Kuledibi’ndeki Pirinçci Gazinosu’nda yapmıştır. Gerçek ününe ise Direklerarası’nda Mehmet Efendi Kıraathanesi’nde –sonrasında Millî sinema- ulaşır. Daha sonraları ise Şehzadebaşı’nda, Fevziye Kıraathanesinde, içleri dışları, apaçık insanlar karşısında kemanının tellerini ustalık perdeleri ile süslemiştir.
Şimdi de Ahmet Rasim lafı orta yerinden alsın mı?
-Zavallı musikîşinas ömrünün sonunu yoksulluk ve sefillik içinde geçiriyordu. Bir çok yılda beri çektiği karaciğer hastalığı, yıllar yılı uğradığı parasal darlığın yüzüne serptiği sarılığı siyaha dönüştüre dönüştüre biçareyi kara toprağa değin sürükledi. Bir zamanlar kemanını dinlemek için toplaşan binlerce dinleyiciden dün cenazesinde 10-15 kişi bulunamadı. Türk musikîsine Rast, Kürdilihicazkâr, Karciğar, Suzinak ve Hüseynî saz semailerini ve çeşitli makamlardan pek çok şarkı armağan etmiştir. Notası çok güçlüydü. Kemanı bir zamanlar musikîseverlerce pek aranırdı. Şarkı aranağmelerinde, kimse onun katına çıkamamıştır. Peşrevlerindeki tatlılıkla da ayrıca ün kazanmıştır. Karciğar makamını onun peşrev ve saz semaisine borçluyuz desem çok görülmez. Bu makamdan: “O mahitab-ı aşka…” sözleriyle başlayan çember yönteminde bir de bestesi olduğunu biliyorum. Kendisi gibi yine bu sanatın hor ve hakir darbeleri altında ezilip yaşamı bırakan Kemençeci Vasil, her ne zaman onun ustalığından açılsa: “O yapsın, ben çalayım” derdi. Gerçekte pek çok da rastladım. Tatyos da Vasil’i ağlamadan dinleyemezdi. İçkiye son derece düşkündü. Son zamanlarda bu yüzden kemanı da eski ünün yitirmiştir. Salah Birsel- İstanbul-Paris- Sel Yay. (...)
Büyük adamın son isteği
Rivayet olunur ki (İskender veya Sultan Süleyman veya bir başkası/ farketmez, istek ilginç) şöyle bir vasiyette bulunmuş:
1) Tabutumu eniyi doktorlar taşısın ve böylece en iyi doktorların bile ölüme çare bulamayacağı anlaşılsın
2) Servetimi sokaklara saçın ki dünyada kazanılanın paranın dünyada kaldığı görülsün
3) Bir elimi tabuttan sallandırın, elim boş gittiğim görülsün.