Eskiden yoğ idi iş bu niteleme yeni çıktı. Liseler için nitelikli okul/niteliksiz okul diye bir ayırım zuhur etmiş, bendeniz pek taaccüp ettim.
Bu nitelemenin kökeninde yatan sebep her ne olursa olsun biraz tuhaf değil mi? Yani bu nasıl bir eğitim sistemi ki kendi bazı okullarını “niteliksiz” olarak nitelemeyi göze alabiliyor? Niteliksiz okullar doğaldır ki nitelikli okullardan daha fazla. Bu okullar okuyan çocuklar sadece etiketten ibaret bir şemsiye altında olsalar dahi acaba ne hissediyorlar?
Niteliksiz okulların derhal kapatılması taraftarıyım, arz ederim. Zaten ‘herkes okumak zorunda’ fikrine de ezel/ebed muhalifim. Herkes neden okusun, seven var sevmeyen var, kafası basan var basmayan var. Bunun bir adım sonrasının niteliksiz üniversite ve niteliksiz insan olduğunu bilmeyen var mı?
Uber’de son durum
Taksi/Uber sistemi arasındaki kavga, Uber aleyhine yeni cezaların gelmesiyle birlikte başka bir boyuta taşındı.
Anlaşılmayan şey ne? Şu: İşini gereken özenle yapan Uber sistemi cezalandırılıyor. Diğer taraftan kafasına buyruk, kaba, çoğu zaman yolcuyu almaya bile tenezzül etmeyen, doğru dürüst adres bilmeyen elemanlarla dolu bir sistem ıslah edilmek, insanî ve mâlî disiplin altına alınmak yerine mevcut negatif hâli korunmuş oluyor. Yani diken sulanıyor. Hemen söyleyelim, bunu yapmakla esnafı, yerli olanı korumuş filan olmuyorsunuz. Batacaktır. Neden? Diken olduğu için.
Zaytung’un attığı tivit aslında her şeyi özetliyor: “Uber’in yasaklanmasıyla rahatlayan taksicilerden samimi itiraf: Bir an adam olmak zorunda kalacağız diye endişelendik…”
Şimdi ne olacak? -Korumalı olarak- devam mı insana saygısızlığa?
Brüksel’deki bir şey yürüyen
boş ayakkabılar
Amerikalı bir grup aktivist Brüksel’de Gazze için toplanan Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlarını protesto etmek için binanın önüne 4 bin 500 çift ayakkabı bıraktı.
Çünkü İsrail’in son 10 yılda şehit ettiği Filistinlilerin sayısı 4 bin 500.
O boş ayakkabılar Brüksel’de bir şey yürüdü.
Adalet göğe mi çekiliyor?
Devletleri, kurumları geçtik; insan tekinde bile tuhaf bir durum yükselmeye başladı: Hakikati, adaleti bilen ama önemsemeyen bir tutum.
“Şekerim adaleti biliyorum ama egoma bakıyorum, onun dediğini yapıyorum.”
Yeni çakma insan varoluşu bu eğilim üzerinden şekilleniyor. Yapabildiği sürece haksızlıkta sınır tanımayan felçli bir zavallılık hâli. Kanserli varoluş.
İstanbul İstanbul
Bir 29 Mayıs daha geçti.
Fatih dirilse İstanbul’u bir defa daha fethetmeyi düşünür müydü? Son İstanbul çelebîlerinden olan Semavi Eyice fethin arefesinde göçüp Fatih’le cem olmak üzere hazirede sırlanmasaydı sorar idik.. Selam ve rahmet olsun.