Mübalağa kar yağdı

Mevlana İdris

Dünyanın her yerine kar yağmasa da İstanbul bembeyaz.

Mübalağa kar yağdı ve azim cenk eyliyoruz.

Okullar tatil ve çocuklar mutlu.

Geçmiş dönem yazarlarının eski kışlarla ilgili yazılarını, şiirlerini tatlı tatlı kıraat etmenin tam zamanı. Biraz da tarçın, ıhlamur nev’inden soba yahut mangalda fokurdayan bir çay var ise âlâ.

Ama öyle değil işte.

Kar her kalbe başka türlü yağıyor.

Bir cenazenin üstüne, cenaze başındaki bir evladın üstüne, cephedeki bir askerin üzerine, evinin nafakasını temin için aç vasıta değiştirip işyerine yetişmeye çalışanın üzerine başka türlü yağıyor.

Buluşmaların ve ayrılmaların üzerine yağan kar aynı değil.

Soruların ve cevapların üzerine yağan karın aynı olmadığı gibi.

Ama şehrin ve içindekilerin hayat ritminin radikal biçimde değiştiği çok açık.

Milyarlarca kar tanesi sessizce bağırarak bize yavaşlığın, fâniliğin, âcizliğin,, sonsuzluğun, güzelliğin, çaresizliğin, teslimiyetin şarkısını söylüyor.

Yavaşlıyoruz.

İstanbul birden ortaya çıkıyor bazı semtlerinde, gidip kucaklıyoruz bir kubbeyi kimsesiz.

Cesur bir kaç kuş kanadından ve uçuşan sonsuz kar tanelerinden başka şey yok semada.

Uçaklar uçamıyor, randevular iptal ve iptal her günkü karmaşa.

Bugün kar var İstanbul’da.

Her kar tanesine selam vere vere, mümkün mü ulaşmak o büyük sükûnete?

Köşkteki gizemli ses

“İnsan bu, meçhul!” (Alexis Carrel)

“İnsanları tanıdım, hayatın da sırrı yok.” (Yahya Kemal)

Hangisi haklı? İnsan denilen varlığı gerçekten de tanıyor muyuz?

....

Yıl 1988. Bir TV projesi için ünlü bir işadamının Emirgan’daki köşkündeyiz. Bendeniz, söz konusu projenin metin yazarıyım.

Muhatabımız, kendine has şivesiyle tanınan, ekranlara âşinâ bir zat. ‘Hoşgeldin hediyesi’ olarak hepimize birer 33’lük tesbih hediye ediyor. Sonra metni okuyor; birlikte rötuşluyoruz. Çekimlere geçmek üzere ara verilirken yanıbaşındaki orta yaşlı görevliye: “Ali” diyor, “köşkü gezdir, konuklarımız merak ediyordur.”

Ali’nin refakatinde dışarı çıkıyoruz. Biraz uzaklaşıyoruz ki içerden bir ses duyuluyor! Hafifçe ama derinden: “Alllahhh...”

Bu ses, sanki vücudun tüm hücreleriyle dile gelen derin bir hüznün ifadesi... Veya yakarış!.. Ya da başka bir şey... Tarifi kelimelerle imkansız...

Ali bize bahçeyi gezdiriyor. Yeşillikler içinde büyük, harika bir bahçe... Muhteşem bir Boğaz manzarası vs...Lakin benim aklım hâlâ seste... O sesin sahibi kim? Bu köşkte gizemli bir şey olmalı!

Ardından, yağlı boya tabloların, çinilerin yer aldığı mekana geçiyoruz. Hayranlık verici, büyüleyci bir galeri... Benim aklımsa yine o seste!

...

Dönüyoruz. Kamera çalışmaya başlıyor... Ünlü işadamı kendine özgü şivesiyle: “Hoşlandığım şeylerden biri de hakkımda üretilen fıkralar. Güya, ünlü bir ressama yağlıboya portremi sipariş vermiş, sonra da ilave etmişim: “Yağı benden olursa ne gadar tenzilat yaparsın?”

Kahkahalar arasında salona keyifli bir atmosfer hakim oluyor yine... Lakin benim aklım fikrim hep o seste. Bu ses neyin nesi? Bu sesin sahibi kim? Bu köşkte gizemli bir bir şeyler olmalı!

Ünlü işadamının el atmadığı sektör yok gibi. Kurumlarında onbinlerce insan çalışıyor. Politikacıların, bürokratların, sanatçıların nezdindeki itibarı fevkelade... Halkın sempatisini kazanmış. Eh, sağlığı da yerinde. Kısacası dünyevî mânâda bir fâniye nasip olabilecek her şeye sahip!

...

Çekimler sona eriyor. Köşkten ayrılırken aklımda yine hep o ses! O ses neyin nesi? Zihnimden gizemli film sahneleri geçiyor...

Birden, hediye edilen tesbihi içerde unuttuğumu farkediyorum. Almak üzere geri dönüyorum. Tam içeri girerken... O gizemli sesi, o hafifçe ama derinden gelen sesi duyuyorum yine: “Allaahhh!”

Başımı uzatıyorum. Sesin sahibini görüyorum: Tek başına oturuyor. Dalgın, kendinden geçmiş gibi... Sabit bir noktaya bakıyor... Ya da bir boşluğa... Hüzünlü, sığınmak ihtiyacı duyan, suskun bakışlarla...

Bu adam, az önceki şen şakrak, dünyevî anlamda her şeye sahip kudretli işadamı!

...

Sanıyorum Alexis Carrel haklı: İnsan bu, meçhul!

YUSUF ZİYA ADIDEĞMEZ

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.