Listeler açıklandı meydan gümbürdedi mi?
Bazılarının gözleri mutlulukla baygınlaşırken, bazılarının da boyun damarları şişip kızgın kızgın kükredi mi?
İçiçe geçmiş yüzlerce psikolojik, ekonomik, ideolojik ve toplumsal dengelerin billurlaşmış hâli denebilir mi aday listelerine? Yoksa “aslolan sistemdir, adayların şu veya bu kişi olması hiç önemli değildir” diyenlerden misiniz? İnsanoğlu mu tuhaf, dünya mı? Büyük kırgınlıkların, küskünlüklerin yaşandığı bir dönemdir seçimler öncesindeki aday belirleme dönemi. Ama nedir? “Gel seni milletvekili seçeceğiz” diye zorlandığı halde bunu kabule hiç yanaşmayacak insanların da olduğu mâlumdur.
Ekonomi çanları
Anlayan anlamayan herkes ekonomi için bir reçete sunmaya başladı. Çünkü göstergelere ve döviz rakamlarına bakılınca bir tedirginliğin biraz daha ötesi bir durum görülüyormuş. Bendeniz pek anlamadığım için sadece söylenenlere bakabilmekle yetiniyorum. Ama bilirsiniz, herkes güvenlikten bahsediyorsa, orada bir güvenlik probleminin olduğundan emin olabiliriz.
Dolarınızı nasıl alırsınız? Yüksek ateşte mi, az pişmiş mi?
Sultanahmet Kitap Fuarı yeniden
37 yıl geçmiş, Sultanahmet Camii’ndeki ilk kitap fuarının üzerinden.
Son yıllarda mâlum, fuar Beyazıt’ta çadırda yapılıyordu ve maalesef bir tür kitap fuarı karikatürü gibi duruyordu. Kitap fuarının yeniden Sultanahmet’e taşınması en azından mekân ağırlık noktası bakımından iyi oldu.
Âkif Emre
Ülkemiz, diğer değerli isimlerin yanında Âkif Emre’nin de iz bıraktığı bir ülkedir. Âkif Emre’yi yanında çocukları ile birlikte Sultanahmet Kitap Fuarı’nda birkaç defa gördüğümü hatırlıyorum.
Şimdi kitap fuarı yeniden oraya taşınınca o görüntüler canlandı zihnimde. Ama artık o yok, çocuklar da büyümüş olmalı. Âkif Ağabeye rahmet diliyorum. Kitaplarını güzel bir şekilde neşreden Büyüyen Ay yayınlarına ve Âkif ağabeyin sevgili dostu, yayıncı Mustafa Kirenci Beyfendiye de teşekkür ediyorum.
Okullar/tatil
Birçok lisede tatil fiilen başladı. Çünkü sınavlar bitti ve gençlerin büyük kısmı artık okula gitmiyor, duyduğum kadarıyla ders filan da pek öyle işlenmiyor. Şunu merak ediyorum; program öngörülen sürede uygulandı ve konular gerçekten bütünüyle işlendi mi? Öyleyse, tatil fiilen başladığına göre Ramazan’ı da hesaba katarsak öğrencilere okula gitme sıkıntısı neden yaşatılıyor?
Taksi sorunu
UBER’den önce de sonra da İstanbul’da taksi konusu bir dokun bin ah işit türünden bir sorun olageldi. Hemen herkesin birden fazla olumsuz anısı vardır bu konuda.
Daha geçenlerde Beyazıt Meydanı’nda boş bekleyen iki taksi gördüm ve binmek istedim. İki boş taksinin şoförü sohbet ediyordu. Her ikisi de nereye gideceğimi bile sorma tenezzülünde bulunmadan ‘gitmiyoruz’ dediler. Mevzuyu anladım tabii, turist bekliyorlardı. Bekleme yaptıkları yer her şeyden önce yasak bir yerdi, geçelim.
Demek ki âcil bir hasta olsam, yahut bir yere yetişmem gerekse bile bu iki ahbap-çavuş yapmak zorunda oldukları hizmeti yapmayacaklardı. Kimse bana maval okumasın, elbette taksi odası şu bu var, şikayet ediliyor vs. Fakat birisi şu soruya cevap versin: Gerçekten şikayetlerin caydırıcı bir sonucu olsa taksicilerin büyük çoğunluğu bu kadar rahatlıkla sürekli yanlış davranabilir mi?
Fatih’te beni alma lütfunda bulunan başka bir taksici de Süleymaniye’ye gideceğimi söyleyince “ara sokağa girmem, Vezneciler’de bırakırım” dedi. Bu küstahlık, bu şımarıklık nerden kaynaklanıyor, bilemiyorum. Ona dedim ki ‘her yerde sadece UBER’in olmasını hak ediyorsunuz.’ Görmüşsünüzdür 6-7 taksi bir UBER’i çevrelemiş, bir şeyler yapmak istiyorlar, adam kapıları kapatıp polis çağırıyor. Daha o olay sıcakken Sabiha Gökçen’de başka bir UBER tartaklanıyor vs… Şimdi buradan da ifade edeyim bari: taksici sorununu çözmenin basit bir yolu var: taksiyi yasaklamak. Yanlış yaptığı için şikayet edilen her taksinin ruhsat iptali, şoförün taksicilikten men edilmesi! Sert mi geldi? O zaman adam gibi yapmanız gereken servisi yapın, milleti de hasta etmeyin. Taksiciler Odası da mesela Viyana’daki taksicilik yapma kriterlerine bir baksın bakalım, ne görecek?
Hayat mı bu
İstanbul’da yaşıyoruz ve her gün minimum şu dertlerin biri veya bir kaçıyla yüzyüze geliyoruz, tartışma yaşıyoruz, şekerimiz fırlıyor vs vs.
*Esnafın kaldırım işgali
*Çekici eşkiyalığı
*Taksici başıboşluğu
*Akmayan ve çöpe dönen çeşmeler
*Bozuk kaldırımlar
Şehir bu mu yani, çekilir hayat mı bu? Kaldı ki daha spesifik şehir sorunlarının hiç birine dokunmadık bile.