Râmi Kışlası Türkiye’nin en büyük kütüphânesi olarak açılışa gün sayıyor.
Kışladan kütüphaneye, epey ilginç ve radikal bir değişim.
Önümüzdeki dönem hem yürütülen bazı çalışmaların bitmesi, hem de bir devlet politikası olarak kütüphanelerin ivme kazanacağı bir dönem olacak.
Çocuk kütüphanelerinde içerik niteliğin yükseltilmesi çalışmalarının yanında, fizikî varlığına da ihtimam gösterilen, çevre alan bağlantıları dikkate alınarak daha işlevsel ve uyumlu yeni kütüphane binaları hizmete girecek.
Şehrimizdeki bazı kütüphanelerin 24 saat hizmet vermesi, kütüphanelerde düzenlenen etkinliklerin çeşitlenmesi, kütüphanede ziyaretçilere çeşitli ikramların yapılması gibi uygulamalar kütüphanelerin biraz da sivilleştiğinin göstergeleri olarak anlaşılmalı.
Kendi çocukluğumdaki çocuk kütüphanesi uygulamasına dönüp baktığımda hep “sürekli sessizlik komutu veren bir memur” hatırlıyorum. Akşama kadar işaret parmağı dudağında, her an “şşşşt, sessiz” diyecek gibi dururdu. Eve gidince ne yapardı acaba, çocuklarıyla nasıl konuşurdu?
Gençleri kütüphanelerde daha çok görüyorum. Ama bunun sebebi kitap değil, daha çok ödev yapmak için geliyorlar. Belki bir gün ödev için karıştırdıkları kitaptan bir romana, şiir kitabına atlayıverirler.
Konfüçyüs’e ya da o kadar ünlü başka birine mutluluğun tanımı sorulunca şöyle cevap vermiş:
“Bana göre mutluluğun tanımı şudur: Kitapla dolu bir ev, çiçekle dolu bir bahçe ve konuşmayan bir kadın!.”
7 milyon kitap olacakmış Rami Kütüphanesinde. 7 milyon kitabın isimlerini okumaya kalkışsak ne kadar zaman gerekir acaba?
Kütüphanelerin Kütüphanesi olması beklenen Rami’de çocuk veya sanat kütüphanesi gibi tematik kütüphaneler de bulunacak. Atölye çalışmaları ve kitapla, kültürle bağlantılı çok sayıda etkinliğin de ana mekanlarından biri olacak.
Hem içinde bulunduğu semt, hem mekânın devâsa büyüklük ve rahatlığı, hem de yeni işlevler düşünüldüğünde, şehrimizin değerli bir kültürel mekân daha kazandığı ortada.
Bu mekânlar çoğalmalı kuşkusuz. Ama çeşmeler de akmalı.
Koç başlı mezar taşları
Dünyanın her yerinde yaptığı Türk damgaları araştırmaları ile bilinen bilim adamı Mustafa Aksoy, Şavşat’ta gördüğü koç başlı mezar taşları ile ilgili bir uyarıda bulundu:
“Rus arkeolog ve araştırmacılara göre 5 bin yıllık Türk mezar geleneği olan koç, koyun başlı mezar taşları Şavşat’ta yok ediliyor. Şavşat’ta Şehitler mezarlığında bir ve bir evin eşiğine çamurdan korunmak için toprağa gömülen, üç adet koç heykeli acilen kurtarılmalıdır. Bu eserlerin Rize Müzesi’ne kazandırılması gerekiyor. Şavşat Kaymakamlığı’nı ve Artvin Valiliği’ni uyarıyorum.”
Tanzim satış
Sebze-meyve fiyatlarıyla mücadele için alınan radikal karar hızla uygulamaya koyuldu ve bir anda yüksek fiyatlı sebzelerin fiyatı yarıya düştü.
Tanzim satış mağazaların bu hızlı dönüşü değişik yorumlarla karşılanabilir. Önemli olan bu uygulamanın devamlı sürdürülebiliyor olmasıdır. Üreticiden tüketiciye aracısız, kârsız satış vatandaşın elbette hoşuna gidecektir. Esnaf ve pazarcılar ne diyor, dinlemek lâzım.
Bir de bu tanzim satış meselesi çeşitlenebilir. Mesela araba ve ev fiyatları da çok yüksek. Tanzim satışta araba, ev, benzin filan satılamaz mı?