Şehirde hararetle kar bekleniyor. Geçen yıl hiç yağmadığı hesaba katılırsa bu hararetin sebebi birazcık anlaşılabilir. Lâkin hararetli bir ortama kar yağsa da tutar mı, bilinmez.
Çocukların Vasip Amca’sı Ankara’ya gidince kar tatilleri artık oradan anons ediliyor. Sanki Vasip Şahin neredeyse, çocukluğun sevinçli beyaz başkenti orası.
Çocuklar karı ve tatili seviyor ve hep sevecek. “Eğitim bölünüyor, kar yağdı tatil oldu diye sevinmek ne biçim mantık” sızlanmaları yersiz.
Mevsimleri şöyle sayabiliriz artık: İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Vasip Şahin.
Çocuklar ve kediler daima gülebilir.
‘Beyaz esaret’, ‘tuzlama çalışmaları’, ‘beyaz kâbus’ gibi tuhaflıklarla karşılanır mı kar?
Kaloriferde kestane pişiremezsiniz, ama mısır patlatmak için hâlâ şansınız var.
Kış keyfi diye bir şey var mıydı? Evet, ağır sorunlar yanında kış keyfi diye bir şey de vardı. Ama 15 milyonluk şehirde bu keyif kalmadı. Ağır yüksek beton ve araba cangılı içinde nasıl kalabilirdi zaten.
Ne yapsın kar? Yağsın yine yağsın, hiç olmazsa çocuklar için.
Meteorolojik tahminlerin siyasal öngörüler gibi önem kazandığı iklimi bozulmuş dünyada gökten inen o sükûna durup saatlerce bakmaya ihtiyacımız var. Hızın biraz durduğunu görmeye, başımızı cama yaslayıp sessizce içimize/dışımıza bakmaya hep ihtiyacımız var.
Kar yağsın. Sevinci ölmüş şehirlere, toplumlara, insanlara bakmasın. Muttasıl yağsın. Ekonomiyi, yerel seçimleri, Amerika’nın çekilişini, bon kodonom kodon ciyaklamalarını, Putin’in ve Çin’in yeni hesaplarını, indirimleri, zamları, tutan ve tutmayan hesapları düşünmenize engel değil kar yağması.
Kar yağsın, üşüyelim. Ateşi aramak için harekete geçelim.
Küçük sevimsiz hokkabazlıklar
Gazeteci Recep Yeter bir tivit attı ve şöyle dedi: “CLK Elektrik hesap numarası değişikliği yaptı. Müşterilere haber vermedi. Otomatik ödeme ile ödeme yapılan faturalar ödenmedi gerekçesiyle kesme-açma işlemi yapıp milyonlarca lira haksız kazanç elde etti. En az 5 milyon abone var. Yüzbinlerce aboneyi söğüşlediler. @TCEnerji”
Hemen arkasından bir kullanıcı bu tivitin üzerine şunu yapıştırdı: “Bu akşam kesme ihbarnamesi geldi.
İnt.ten defalarca ödemeye çalıştım, sürekli «başarısız işlem» uyarısıyla karşılaştım. Alçakça bir şey bu. Çocuklar var evlerde, hastalar, yaşlılar var. Parayı ödeyen bensem şirketin beni etkileyecek her adımından önceden haberdar edilmeliyim.”
Sonra şikayet ve haksızlık içerikli çok sayıda başka mesajlar…
Burada neyi görüyoruz? Gündelik hayatımızdaki basit bir katakulliyi. Bazı insanları hiç ilgilendirmeyen, bazı insanların ise cehennemi olan küçük şirket menfaati uygulamalarından birini daha görüyoruz.
Şimdi de kişisel erişim noktası olarak bilinen uygulamaya, GSM şirketi yeni vergi koymayı gündemine aldı ve îlân etti. Yani telefonunuzdaki interneti erişime açıp diyelim ki tabletinizde kullandığınızda bu durum faturaya yansıyacak. Ödediğiniz bir bedel içinden yeni bir bedel daha ödemek zorunda kalacaksınız. Nasıl? Güzel. Peekii.
Kamu otoritesi diye bir şey varsa buralarda görmek isteriz kendilerini…
Tarihin sonu ertelendi
(…) 1938’de insanların tercih edebileceği üç küresel anlatı mevcuttu, 1968’de sadece iki, 1998’deyse tek bir anlatı hüküm sürüyor gibiydi. 2018’e gelindiğindeyse elimiz boş kaldı. Dünyaya hakim liberal seçkinlerin geçtiğimiz yıllarda sarsılmış ve afallamış olmasına şaşmamalı. Tek bir anlatı olması kadar güven verici bir durum yoktur. Her şey tamamen ortadadır. Birdenbire anlatıdan yoksun kalmak dehşet vericidir. Hiçbir şey bir anlam ifade etmez. 1980’lerin Sovyetler Birliği’nin seçkinleri gibi liberaller de tarihin önceden belirlenmiş izleğinden nasıl saptığını anlamıyor ve ellerinde gerçekliği yorumlamaya yarayacak başka bir mercek de yok. Kafa karışıklığı sebebiyle durumu kıyamet alameti, tarihin öngörülen mutlu sona ulaşmaması, olsa olsa mahşer yerine doğru gidildiği yönünde değerlendiriyorlar. İnsan zihni gerçekliği değerlendirmekten âciz kalınca felaket senaryolarına sarılır. Nasıl ki korkunç baş ağrısı çeken bir insan beyninde tümör olduğu fikrine kapılır, çoğu liberal de İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ve Donald Trump’ın başa geçmesinin medeniyetin sonunun geldiğine delalet olmasından korkuyor…Yuval Noah Harari- 21. Yüzyıl için 21 Ders- Çev: Selin Siral- Kolektif Kitap