İyi karpuz seçmeyi bilmek sıradan bir meziyet değildir. Karpuzu kestikten sonra görülen çiğlik insan zihnini nasıl bir sarsıntı ve teşevvüşe uğratıyorsa; karpuzu tutup çöpe atmadan yaşanan kendine karşı yenikliğe bağlı hissedilen tatsız duygu dahi öylesine yıkıcıdır.
Kanaatimce her eyden önce karpuz mevsiminde olup olmadığımıza bakılmalıdır. Dışarıda Şubat karı atıştırırken terlikleri şortları çekip ‘ben karpuz seçmeye gidiyorum, demek pek mâkul addedilmese gerek.
Karpuzun satıldığı yerde ne kadar çok karpuz olursa o kadar iyidir. Seçilecek karpuzlar ne kada çoksa sizin aradığınız iyi karpuza ulaşma seçeneğiniz de o ölçüde artar. Sonra ‘vay efendim tezgâhta sadece beş karpuz vardı ve oradakilerin en iyisi bu karpuzdu’ demek, iyi bir seçenek midir bilemem.
Tezgâhta gözümüzle seçtiğimiz karpuzu elimize alıp, ağırlığı ile görünüşü arasındakii dengeye bakarken tartma ve mukayese hassamız yoksa işimiz yine yaş. Bu aşamada karpuz ne kadar ağırsa olgunluğa o kadar yakın olduğunu unutmamalı.
Karpuzu ele alıp işaret yahut orta parmakla karpuzu fiskeleyerek tınlatmak ve gelen sesi yorumlamak yanında, vurulan fiskeye karpuzun verdiği refleksin gerginliği yahut gevşekliği karpuzun olgunluk ya da hamlığı ile ilgili başka bir sağlam göstergedir. Çıkan sesin hayat dolu tokluğu ve vurulma anındaki karpuzun o tatlı titremesi erbabınca hemen değerlendirilmeye dâhil edilen anlık işaretlerdir.
Karpuzun altına bakılır ve oradaki sarılık gözle taranır. Orası ne kadar sarı ise karpuzun da o kadar olgunlaşıp sarardığını vehmedebiliriz.
Karpuzun sapının kuru veya yaş olması da başka bir ehemmiyet arzeder. Yeşil saplı karpuzların henüz olgunlaşmadığı ehline mâlumdur. Bu durumda seçeceğimiz karpuzun sapının kuru olmasına ihtimam esastır.
Yine ulema ittifakla demiştir ki karpuzun da cinsiyeti olur. Uzun ve oval olan karpuzlar müzekker addedilip sulu olurlar. Yuvarlak karpuzlar ise müennes tesmiye edilip daha tatlıdır.
Bu ve erbabınca çeşitlendirilecek diğer karpuz seçme yöntemleri neticesinde seçilen karpuzun behemahal soğuk yenmesi bu ameliyenin olmazsa olmaz son şartıdır. Sıcak yaz günlerinde afiyet ola.
Ne? Yarın seçim mi var? Hay Allah. Neyse herkesin en iyi bildiği şey zaten sandıkta adam seçmektir. Milletimiz uzmanıdır bu işin. Sonuçlar şimdiden hayırlı olsun. Öyle zannediyorum ki seçimden önce gösterilen hassasiyetin daha fazlası seçimden sonra lüzumlu.
İyi bir seçim ve seçim sonrası dilerim. İyi, âdil ve İstanbul için, ülkemiz için hayırlı
sonuçları muhtevî bir seçim dilerim.
Caz değil, gaz değil, takiyye değil, yalan değil, İstanbulu ve adaleti önceleyen bir seçim.
Neden olmasın? Nasılsak, bizi öyle yönetecek birini seçeceğimiz açık.
Seçimin arefesindeyiz ve seçim sürecine dâhil olan canlı ve cansız aktörlere dikkat ettim; gürültülü, cerbezeli bir seçim olacak. Keşke biraz da siyasal bir seçim olsaydı diyeceğim ama değil. Seçim olabildiğince yerel bile değil. Buna rağmen seçim sonuçlarının bırakın ülkeyi uluslararası algı sonuçlarının olacağı da şimdiden belli.
Başka İstanbul yok Beyefendi, başka yok. Haydi hayırlısı.
Kimin kime hizmeti
Perdeyi ütüle as kirlensin yıka tekrar as kirlensin... Kulaklıklarını çantandan çıkar çöz biraz müzik dinle tekrar çantana koy tekrar çöz... Arabanı temizle lastiklerini şişir şehir turuna çık ve arabanı temizle... 92 parça yemek takımını misafir gelince indir misafir gidince yıka kurula parlat ve vitrine koy...
Gözlüklerini takmadan önce sil, kalemini yazmadan önce aç, pantolonunu giymeden önce paçasını kestir, ayakkabını önce silkele, kıyafetini bi ütüle, aynanı parlat, avizeni aydınlat, masana cilanı yap, halını çırpat, sarı bezleri çamaşır suyuna bas, koltuk örtülerini oturmadan düzelt kalk düzelt...
Baksan farkında olmadan eşyalara hizmet eden eşyalar olduk neyse dönsün bakalım dünya tersine veya Mersin’e .
Oy verirken
Seçim günü nihayet geldi. Yarın sandığa gidecek ve bu şehrin geleceği ve ama aynı zaman geçmişi için de oy kullanacaksınız.
Bu şehrin gündüzü ve ama aynı zamanda gecesi için de oy kullanacaksınız.Alzaymır olmayanlar bu şehrin 94 öncesi hâlini hatırlayacaktır. Unutanların hatırlaması için toplanmayıp kokan bir çöp köşesi, evde bir anlığına susuzluktan tıslayan bir musluk, trafikte bir karşıya geçme çilesi ve trafikte kaybolan saatler yetecektir, devam etmeyelim; yaşadık biliyoruz.
İstanbul kazansın. Mümkünse tabii.