Şehirde seçim devam ediyor, kimileri gidip bazı defterlere bazı ünvanlar çiziktirse de.
İstanbul seçimleri ile ilgili çok sayıda tuhaflıktan ilk göze çarpanlar şunlar:
1. Belgeleri yayınlanan çok sayıda yanlış girilmiş, sıfırlanmış ve Ak Parti aleyhine sonuçlandırılmış tutanaklar. Aynı yöntemle tahrif edilen sandık tutanaklarına yapılan itirazlar sonucu başlayan yeniden sayımlar şu anda ilçelerde sürüyor ve sıfırlanan AK Parti oyları sisteme yeniden tanımlanıyor. Peki bu olayda çok iyi örgütlenmiş ve seçim sonuç zincirine bir şekilde sızmış bir yapı mı var? Yoksa her şey partili ama duyarsız sandık müşahitlerinin marifeti mi?
2.Bazı ilçelerde geçersiz oylar yeniden sayılırken alınan bir İl Seçim Kurulu kararı ve bu kararı alan hâkimin arka planı üzerinden önceki gece sosyal medyada yaşanan tartışmalar…
3.Hukukî süreç henüz sonuçlanmamış ve işlemler devam ederken Ekrem İmamoğlu’nun Ankara’ya gidip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı titriyle imzaladığı defter. Şık mı? Değil. Bu tuhaf ve teamül dışı sembolik hareket bir şeylerin zeminine katkı amaçlı olarak mı gerçekleştirildi?
Yapılacak sayım sonucunda farklı bir sonuç çıkma ihtimali de pekâlâ olduğuna göre, Sayın İmamaoğlu seçimi kaybederse o defterdeki o sayfa na olacak?
Deniliyor ki Yıldırım’da seçim gecesi “biz kazandık” diyerek aynı hatayı yaptı. İstanbul’da beklenen sonuç, zamanlama gibi noktalara bakılarak bir karşılaştırma yapıldığı zaman, İkincisi ‘ taammüden’ farkıyla öne çıkıyor.
Bir çok ülkeden daha büyük, Dünyanın gözbebeklerinden biri olan İstanbul için her dönemde sulanan küresel ağızlardan da seçimle ilgili sesler gelmeye başladı. Kendi seçimindeki uluslararası katakullileri hâlâ daha açıklığa kavuşturamamış ülkeler bunlar.
Amerika! Seçimlerle ilgili cav cuv yapacağına ver gasbettiğin F 35’leri.
Bir de iki şeyi birbirine karıştıran saftirikler var: Oyların adaletli sayım talebini taraflardan birinin destekçisi veya düşmanı olmak şeklinde yorumlamak yanlıştır.
Hem kanıtlanmış net hileli belgeler ortada dururken bu acele neyin nesi? İstanbul gibi değerli bir şehrin yöneticisinin seçmen nezdinde şaibesiz olma gerekliliği hiç mi yok? Herkesin biraz daha sabredip ilan edilecek kesin sonuçları beklemesi çok mu zor? Bazıları için öyle.
Enseyi karartmayın. İstanbul Başkansız kalmaz.
Mesele adalettir, Yıldırım ya da İmamaoğlu değil. Bu şehri yönetecek kişinin orada lekesiz oturması gerekiyor. Sayımlar yapılacak ve YSK’nın ilan edeceği isim, şoka da girsen bime de girsen İstanbul’un başkanı olarak şehri yönetecektir. Nokta.
Bir fotoğraf bir soru
Profesör Abdulkadir Emeksiz hocamız bir süredir fotoğrafa merak sardı. Zaman zaman bazı karelerini yayınlamaktan mutluluk duyuyorum ve yukarıdaki fotoğraf da Hocama ait.
Fotoğrafın çekildiği yer Zeyrek. Yani fotoğrafın çekildiği yerde de görülmeyen harika bir eser var: Yeni ve başarılı restore edilmiş hâliyle Zeyrek Camii.
Bu fotoğrafı sosyal medyada yayınladıktan sonra başka bir Hocamdan, hukuk profesörü Hasan Nuri Yaşar’dan ilginç bir yorum geldi: “ İki muazzam eserin arası çer çöp binalarla dolu…Ah!”
Hocamızın bu yorumundan sonra resme yeniden dikkatle baktığımda gerçekten de bu iki güzellikle taban tabana zıt çirkin ve resmî binaları gördüm, üstelik bunlar içinde eğitim yapılan binalardı.
Mimarî estetik şu anda nal topladığımız alanlardan biri. Hiç olmazsa İstanbul gibi mücevher bir şehirde, mücevher eserlerin kendisini, etrafını koruyabilsek. Belki olur, haydi bakalım.