Bir dağa ne kadar bakabilirsiniz?
Karar alıp bir dağa bakmak için yola çıktınız mı hiç?
Dağa yeterince baktıktan sonra değişmeden evinize dönmeyi başarabildiniz mi?
Dağsız yaşamayı nasıl başarıyorsunuz, bize de anlatsanız…
Var mıdır sık sık dağa bakan biri?...
Var.
Kayseri’de bir adam yıllardır dağa bakıyor. Pergelin sabit ayağında, merkezde dağ var. Ve dağ var bütün kelimelerin altında bu adam için.
Dağa, her yönünden nazar etmek. Nazarın nazariyeye dönüşümü. Kimi nazariyeleri zihinden çıkarıp dağa eklemek. Dağı anlamaya çalışmak, anlamak, anlamlandırmak ve anlatmak…
O adam Dursun Çiçek, o dağ Erciyes.
Sözün bundan sonrasını Dursun Çiçek’in objektifinden, yüzlerce açıdan çekilmiş çok sayıda fotoğraftan muhteşem birkaç fotoğrafına ve düşüncelerine bırakalım:
“Dortmund’da lapa lapa kar yağıyor ama dağ yok, Erciyes yok... Kara dağ gerek, göze Erciyes gerek...
Ben onun fotoğrafını çektiğimi sanıyorum ama gerçekte o her baktığımda ve gördüğümde benim fotoğrafımı çekiyor...
İmajın ve simülasyonun egemen olduğu bağlamda inanma söz konusu değildir. Sadece görüntü ve gösteri vardır.
Bir bulut örtünür dağ, bir dağa sarılır bulut. Anlatırlar, uzun uzun sarılırlar ama bilirler ki yine ayrılacaklar yine kavuşacaklar. Hayat böyle...
Görüneni farketmek görünme konusunda insanı edepli kılar...
Rey de, nazar da görmekle ve şahit olmakla ilgili...
Ben diyorum ki bu Erciyes Dağı’dır. Öbürü diyor ki bu Ağrı Dağı değildir. Anlayamama ve gerçeklikten uzaklaşma tam burada başlıyor...
Zahiri hakikatiyle bilmez ki batını idrak edebilsin... Eşya ve hadiselere bir bütün olarak bakmak, aidiyet duygusunu yitirmemek, varlığı idrak edebilmek, hakikate giden yolu yürüyebilmek dağı bilmek, bulmak ve anlamakla da ilgili...
Dağlanmak dediğimiz şey aslında kemal duygusuyla ilgili, olmakla ilgili bir şey..
Sevgi ya da beğeni tercihten öte bir şey. Bakma ve görme de sadece insana ait bir durum değil...
Görüyorum ışığı lakin açamıyorum gözlerimi... Gözlerimle baktığımda sanki kaybolacak görünen...
Hamasetin olduğu yerde hafıza olmaz...
Geçmişten koptuğumuz için nostalji yaparız...
Işık kendini gösterir. Sen gölgeye ve karanlığa dikkat kesil.. Göreceklerin oradadır...” (…)
Felsefe, hikmet, hayret, ve aydınlık bir nazarla bakılan dağlar, sular, insanlar şehirler… Dursun Çiçek çektiği her fotoğrafın altına bir şerh, bir ihtar, bir kritik, bir isyan, bir iman perspektifi ekliyor.
Fotoğraflarını ve düşüncelerini kendi twitter hesabında daha ayrıntılı görebilirsiniz. Dağa Bakan Adam’ı saygıyla selamlıyorum.
Dağa daha sık bakmalı. Dağa bakanların gördüklerine de.