İstanbul Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi koridorlarında genç, uzun boylu, yeşil gözlü, yakışıklı bir asistan…
Her Cuma günü Süleymaniye’de buluşur, bir kurufasülye taamını müteakip bir çay-kahve eşliğinde bir-iki kelam ederdik. Bir roman yazdığını duymuştum, ne zaman ondan söz açıp “yahu Hocam, bakalım şu romana merak ettim” desem hemen gülerek konuyu kapatmaya çalışır, “yok efendim, estağfirullah” der geçiştirirdi.
İstinye’de mukîm idi. Bazan yolumuzu düşürür, bir-iki kelam da orada ederdik…
Boğazdan çok sular aktı. Zaman ilerledi.
Bir süredir mide kanserinden mustarip Cerrahpaşa’da tedavi oluyordu. Cumartesi gecesi itibariyle Cemal Aksu Hocamızın bu dünya ile ilgili alışverişi bitti. O da göçenlerin kervanına katıldı. İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn.
Pazar günü İstinye’deki mahalle camii çok kalabalıktı. İkindi vakti, kar yağıyor, hava soğuk. İmam Efendi’nin samimi konuşması ve onunla birlikte herkesin Cemal Hoca hakkındaki hüsnü şehadeti İstinye semalarında kayboldu.
Düşününce kanserden kaybettiğim tanıdıkların sayısının son yıllarda hızla arttığını görüyorum. Marketlerden parayla kanser satın aldığımız bir dünyada yaşıyoruz ve tabii ki ne yersen osun.
Cemal Hoca da, geçen yıl kaybettiğimiz Hüsamettin Arslan Hoca gibi mide kanserinden vefat etti. Hep mütebessimdi. Hocanın bu durumuna, Mekke/Medine ziyaretinden sonra ayrı bir güzellik daha eklenmişti.
Çektiği acılar burada kaldı. Onun şimdi cennette güzelce karşılandığını umuyor ve dua ediyoruz. Hak hepimizin muini ola, rahmet ve bağışlamasını esirgemeye.
Dostumuz Sadi Sururi, Hocamızın ölümü ile ilgili bir tarih düşürdü:
Hû düşüp fevtine vasl ola menzile
“Cemâl Aksu da akmış kenz-i rahmete”
1440
Menzili mübârek olsun, Allah rahmetiyle muamele eylesin..
Beklenen
I
beklemek tütünden beterdir, bıraktım
penceremin nûru ağaçları kestiler
diye kar, diye boşluk, diye ağladım
bu ıstırabın kulağına ezanı sen oku
dilsiz ise de geçmişin dillerini ben bağladım
affın büyüklüğünü geçince
acze sapan bir yol var
dünya safında durdukça bildim
düştüğün yerde çiçek yok
sustuğun kadar yangın var
II
Ummak tütünden beter, bırakırım
pencerem önü ahşap ölüm
diye soğuk, diye dua
bir çocuk susarsa reddi âlemdir
kar serpiyor Allah içimin sıkıntısına
Elif Nuray- O Korkunç Maharet- İz Yayıncılık
Alacaklı gittiler
Sisi rejiim Mısır’da en son 9 genci idam etti. Bu durumun izahı olduğunu sanmıyoruz. Batıya milyar dolarları verip silah satın alan bütün diktatörler, katiller sağlam(!) bir arka bulup pervasızlaşıyor. Ama o 9 genç alacaklı gittiler. Güneş her gün aynı doğmaz.