Okuduğumuz haberlerin ayrıntılarına göre, Anadolu’da bir ilçede bir savcı, 14 öğretmen halı sahada maç yaparken geliyor ve oyun saatinin kendilerinde olduğunu, öğretmenlerin sahayı terketmesini söylüyor. Öğretmenler itiraz edince polis çağırıyor . Polis geliyor ve öğretmenlerin kimliği yok diye onları karakola alıyor vs vs. Yani bilemiyorum ama, bu ne yâ hû?
Sonra bir bakıyorsun yine 28 Şubat’ın yıldönümü gelmiş. Şimdi herkes, o zamanki muktedirlerce bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat’ın çoktan bittiğini söylüyor. Ama bir bakıyorsunuz, o günlerde tutuklanıp hâlâ içeride olan mahkûmlar var; o zaman duramayıp soruyorum: Bu ne yâ hû?
Bir trafik magandası ambulansın önüne geçip türlü maskaralıklar yapıyor ve sonra yakalanıp üçyüz küsur liralık bir ceza kesiliyor. Ceza değil de sanki ödül. Ne olacak ki o cezadan, yarın yine yapar, ertesi gün yine yapar.
“Ben temizlik yapmak, yemek yapmak zorunda değilim, kadınım ben kadın, kendimi sömürtmem ro ro ro” şeklinde üfüren sesler var. Tabii ki bir kadının pislik içinde oturması veya yemek yapmadan aç aç dolaşması kendi kararıdır, kimseyi ilgilendirmez. Ama bunu söyleyen (ve sömürülmemek için ev işi yapmayan) kadınlar, yapmadıkları ev işleri için yine bir kadın çalıştırıyor. Bu çalıştırılan işçi kadınların yüzde kaçı iş güvencesiyle, emek sömürüsü olmadan filan çalıştırılıyor acaba? En çok da şeyi anlamıyorum: Kendini koruma adına sarfettiğin bir cümlenin değerli içeriğini başka bir hemcinsin için neden sakınıyorsun? O kadının da hakkı değil mi senin gibi düşünmek ve yaşamak? O kadını öyle süflî (!) işlerde çalıştırmak yerine neden ona yardım ederek özgürleştirmiyorsun?
9 gencin idamından hemen sonra Mısır’da toplanan Avrupalı liderler niçin dağıldı? Orada öylece birbirine sımsıkı sarılmış vaziyette kalmalıydılar.
Sisi’yi aranıza aldığınızda da Dünya beşten büyüktür. Sayın isterseniz, ya da öğreneceğiniz günü bekleyin.
Askerî tarih merakı
Askerî tarih alanında bir ilgi yükselmesi var. Bunun en önemli sebeplerinden birisinin de Gültekin Yıldız ve A. Sefa Özkaya gibi iki genç Hocamızın sosyal medyada ve çeşitli mahfillerde yaptıkları bilgilendirme ve konuşmalar olduğunu düşünüyorum.
Biliyorsunuz zaman zaman bir-iki insan doğru zamanda doğru çabalarla ortaya çıkar ve belirli bir alana dönük olarak kalıcı ilgiler oluşturabilirler.
Askerî tarih alanında –popüler olanı da dâhil olmak üzere- olumlu ve belirgin bir ilgi oluşturan her iki hocamızı da tebrik ederiz.
Evcil hayvanlara sağlık sigortası
Hani yükselen (!) bir kentli hayvanseverlik dalgası var ya; bu kadar ar-ge şirketleri filan ne yapıyor anlamıyorum.
Kedi köpek başta olmak üzere, evlerde beslenen hayvanlar için sağlık sigortası neden hâlâ hayata geçmedi acaba? Bunu da mı ben yapayım?
Mardin’deki küçük neyzenler
Her zaman olmuştur ve hâlâ olmaktadır: Bazan bir öğretmen bir çocuğa dokunur ve çocuk kanatlanır. Tersi de olur, mesleğini haketmeyen bir öğretmen, pekâlâ çocuklara hayatı zindan edebilir.
Sosyal medya hesabından ve bölgedeki bazı gazetelerde yayınlanan haberlerden gördüğüm kadarıyla Egecan Aydın isimli öğretmen Mardin Kızıltepe’deki Şenyurt beldesindeki bir okulda görev yapıyor. Müzik yoluyla öğrencilerinin hayatını renklendiren Aydın’ın şimdi çok sayıda küçük neyzeni var. Suriye sınırındaki köyde, okulun bahçesinde teneffüs saatlerinde ney sesleri yükseliyor. Küçük neyzen dostlarımızı ve öğretmen arkadaşımızı kutluyoruz.