Biraz insan biraz insaf

Mevlana İdris

Varil bombalarından, iç savaştan, sonu gelmez yıkımlardan kaçıp milyonlar hâlinde ülkemize gelen Suriyeli misafirlerimizi biliyorsunuz.

Olması gerektiği gibi baştacı ettiğimiz bu misafirlerimiz, zaman zaman kimi provokasyon odaklarının ilgi alanına da girmedi değil.

Bir kaç şehirde sahaya sürülen bir kaç câhille tahrik edilmeye çalışılan bu ‘gri alan’a dönük girişimler neyse ki milletimizin sağduyusu sayesinde sadece kötü niyetli bir girişim olarak kaldı.

Ama sözümona bazı ev sahipleri it bağlasan durmayacak izbe bodrum katlarını basbayağı daire fiyatına bu insanlara kiralamakta beis görmedi.

Bazı sözümona işverenler karın tokluğuna bu insanları çalıştırmaktan imtina etmedi.

Bazı sözümona insanlar bu insanların çaresizliğini farklı biçimlerde fütursuzca istismar ederken bir rahatsızlık duymadı.

Şimdi yeni bir bakışla karşı karşıyayız.

Geçtiğimiz hafta cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli misafirlere vatandaşlık imkanı verilebileceğini açıkladı. Hemen ardından binbir türlü kötücül yorum da sahnedeki yerini aldı. Anketler, manşetler bu çaresiz insanlar üzerinden ânında kurgulanmaya başlandı.

Hadi ekonomi ve emek girişini anlamadınız.

Kültürel eklemlenmeyi, gelecek stratejisini es geçtiniz.

Ama insanlık katarından bu kadar mı koptunuz ya hu? Kendinizi iki dakikalığına benzer bir durumda farzedip –sizi kabul edecek bir ülke bulabilirseniz- gittiğiniz ülkeden hangi hakları talep edeceğinizi düşünmek bu kadar mı zor?

Bölgesel bir alt-üst oluşun yaşandığı bu günlerde bütün dünya bir sınav veriyor. Avrupa’nın, Rusya’nın, Amerika’nın bölgeyle, mültecîlerle ilgili tutumunu görüyor ve üzülüyoruz.

Tarihin ve coğrafyanın bu kırılma anında elbette sosyolojik, ekonomik, kültürel parçalanma, çöküş ve sorunlar yaşanıyor ve yaşanacak.

Geçtiğimiz son yüzyılda, bu ülke bu ve benzeri durumları çok yaşadı. Balkanların, Kafkasların dili olsa da konuşsa. İspanya’dan kaçıp gelen Yahudilerin, Beyaz Rusya’dan kaçıp gelen Beyaz Rusların, İranlıların, Afganların ve daha bir çok kavmin hafızasında burası hep bir ‘insanlık adası’ olarak işaretlendi.

Bu günler er-geç geçip insanlık yaniden rayına girdiğinde bazıları utanacak. Ya da utanmayacak, bunu bilemiyorum.

Selam Suriyeliler, selam yeryüzünün bütün mazlumları.

Beethoven’in 5. Senfonisi... Özür dilerim

Kişi, kendisini başkalarına anlatma, onlarla bağlantı kurma, acı olayları duyurma ve sevincini paylaşma gereksiniminden yazar.

Kişi, kendi yalnızlığına ve başkalarınınkine karşı yazar. Yazının bilgi aktardığı ve okurunun dili ve tutumu üzerinde etkile olduğu, kendimizi daha iyi tanımamıza ve birlikte kurtuluşumuza yardım edeceği inancındadır. Ne var ki başkaları kavramı çok belirsizdir: insanın rengini belli etmesi gereken kriz dönemlerinde tarafsızlık yalana çok benzeyebilir.

Gerçekte insan mutluluklarını ve felaketlerini yüreğinde duyduğu tüm kişiler için yetersiz beslenenler, kenar mahalle sakinleri, gerillalar, bu dünyanın tüm ezilenleri için yazmakta, bunların çoğu ise okuma bilmemektedir. Ve okuyabilen az sayıdaki kişiden kaçının kitap alacak parası vardır? Eduardo Galeano-Söz Mezbahası- Belge Yay. Çev.:Nesrin Or

Kafamın içinden bildiriyorum

Son günler Amerika için yeniden ırkçı cinayetlerin yükseldiği günler oldu. Genellikle polisin siyahîlere karşı yükselttiği şiddet ve ölüm olaylarının bazıları, öldürülenin yakınları tarafından sosyal medyada ‘naklen’ yayınlandı ve beklenen protestolar hemen yükseldi.

Ama bununla kalmadı. Dün bu olaylara bağlı olarak 4 polis öldürüldü. Hep olduğu gibi şiddet şiddeti, ırkçılık karşı ırkçılığı besliyor. Şifasız bir yara, dünyanın her yerinde.

ANONS

Bayram bitti. Bayram sevinci ve kafanızdaki bayramlık düşünceler bitmesin.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.